Bu Nasıl Bir Rüya..!

Bilim, felsefe ve teknoloji dünyasının en zekileri, geliştirdiğimiz bu teknolojilere bakıp bir simülasyon içinde yaşıyor olma ihtimalimizi sıkça hatırlatırken, içlerinden bazdan da bunun sadece mümkün olmakla kalmayıp, çok kuvvetli bir olasılık olduğunu vurguluyor. Kimi zaman bir teknoloji peygamberi gibi, kimi zaman da ardındaki kişisel planlarını anlamakta güçlük çektiğimiz bazı korkutucu projeleri nedeniyle gelecekte bir tiran olmaya hazırlanıyor gibi görünen Elon Musk da onlar arasında. 

Bu, modem zamanlara özgü bir çılgınlık değil. Tarih boyunca yaşamış tüm düşünürler öyle ya da böyle, benzer bir tablo sunarak çağdaşlarım şaşırtmayı başardı. “Rüyamda bîr kelebektim. Uyandığımdaysa rüyasında kelebek olduğunu gören bir insan mı, yoksa rüyaya dalıp kendini bir insan olarak gören bir kelebek mi olduğumu bilmiyordum" diyen Çinli filozof Chuang Tzu da benzer bir şeyden bahsediyordu. Dördüncü yüzyılda yaşamış olan filozofun, gerçekliğin doğasından emin olamayacağımızı acımasızca dile getirmiş olduğuna hiç şüphe yok. 

Almanya’daki Mainz Johannes Gutenberg Üniversitesi’nden ünlü filozof Thomas Metzinger’in de benzer bir deneyimi olmuş. Henüz bir öğrenciyken, yoga ve meditasyonla geçirdiği birkaç haftalık süreçte yaşadığı garip duruma beden dışı deneyim deniyor. Metzinger meditasyon sonrasında hafif bir şeyler atıştırıp uyuyakaldığını söylüyor. 

Uyandığında sırtının kaşındığını ama elini sırtını götürüp kaşımak istediğinde felç geçirmişçesine Vücudunun hiçbir noktasını hareket ettiremediğini fark ediyor. Kolunu tekrar hissetmek ve hareket etmeye zorlamak için çaba gösterirken bir anda arkasında birinin nefes alıp verdiğini duymaya başlıyor. Odada tek başına olan Metzinger panikle arkasındakinin kim olduğunu görmek istediğinde artık hareket özgürlüğüne sahip olduğunu, ancak bedeninin dışında olduğunu fark ediyor. Ve nefes sesinin de o esnada dışarıdan tanık olduğu kendi bedeninden geldiğini görüyor.

Metzinger’in felsefe dalında eğitim aldığı o yıllarda zihinle ilgili tüm bilimsel disiplinler, her şeyin beynimiz içinde gerçekleşen katıksız fiziksel bir mekanizmadan ibaret olduğunu savunuyordu. Kendisi de bu görüşe katılırken, hiç beklenmedik bir anda yaşadığı bu tuhaf deneyim üzerine “Ne kadar da kibirliymişim diye düşündüm” diyor. Sonraki yıllarda beden dışı deneyimini defalarca yaşayan ve kendisi üzerinde çalışarak bu tuhaf olgunun nasıl gerçekleştiğini bir zihin araştırmacısı olarak çözmek isteyen Metzinger, bunun aslında beden dışında bulunmakla hiçbir ilgisi olmadığı sonucuna vardı. Zihnimizde yarattığımız dünya modelini bir harita gibi düşünürsek, o esnada bu zihinsel harita üzerinde dolaştığını düşünüyor. Metzinger’ın yorumu, paranormal kategorisinde ele alındığı için bilimsel inceleme ve araştırmalar kapsamına dâhil olmayan bu tür gerçek ötesi deneyimlerin aslında çağımızda varılan daha modern bir kavrayışla incelenebileceğini göstermekte. Hatta gerçeğin ötesinde olmayıp, zihnin henüz çözülemeyen gizemleri arasında yer alıyor olabileceklerini işaret eden çok güzel bir örnek oluşturdu. Ve bunun farkına vardığı anda, böyle bir zihinsel modelin nasıl yapılandırılabileceği üzerine çalışmaya başladı. “Farkında olmadığımız, zihnin bizden gizlemeyi başardığı görünmez bir mekanizma olmalı” diyor; “Yani bilince yans1mayan bir süreçten bahsediyor olabiliriz.” 

“Zihnimizde birden fazla harita var. Dış dünya modelinin içinde hareket ediyorken her şeyin farkındayız. Ayrıca içsel modellerimiz de mevcut. Bunlar her zaman dışarıdaki gerçekliği yansıtmayabiliyor. Hatta çoğu zaman mantığa aykırı bir düzenle haritalanmış oluyorlar. Öyle ki kendinizi bedeninizin dışındaymış gibi hissetmenizle sonuçlanabilen bir deneyim de sunabilir.” Peki bunun sanal gerçeklikle ya da bir simülasyonda yaşıyor olabileceğimiz ihtimaliyle ne ilgisi var, diye düşünüyor olabilirsiniz. Öyleyse Metzinger’in sanal gerçeklik deneyiminden de kısaca bahsedelim. 2005 yılında, beden dışı deneyim sunan bir sanal gerçeklik simülasyonu deneyen düşünür, üç boyutlu dijital dünyaya adım attığı anda, bunun kendi deneyimiyle neredeyse aynı şekilde hissettirdiğini fark etti. Ve anladı ki öncesinde geliştirdiği zihin modelleri yapısı, bilgisayar teknolojisi kullanılarak kolayca kopyalanabilir. Diğer bir deyişle; bilinçdışında saklanan içsel modellerin 1’ler ve o’lardan oluşan bir sistem üzerinde yaratılabilmesi mümkün görünüyor. 


(Popular Science.Ekim2018)




 


Yorumlar

Popüler Yayınlar

DEMLEN RAKI

GİZEMLİ KELİME.!!

OĞUZLAR..BOZOKLAR..ÜÇOKLAR..OĞUZ YABGULUĞU.

Oruc Nedir ve kökeni nereden gelir...Turan Dursun

SINAV SORUSU..

Saint Benoit tarihi

Amerikan Siyasi Partileri

Paradigma nedir?

İslamiyetten önce Arap yarımadası..!!!‏