Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Türklerin Anadolu'ya gelişi 1071 değildir.!!

İsminde Türk geçen İlk Türk devleti Göktürkler değil, Turukku Krallığı Bize Türkler Anadolu’ya 1071’de girdi diye öğretildi ama… tamamı yalan - eksik ve kasıtlı  bilgilerdi hepsi...       Atatürkün Türk Tarih tezinde de altını kalın çizgi ile belirttiği gibi Anadolu Türk milletin enaz 7000 yıllık vatanıydı ve Malazgirt yalnız Oğuz Türklerinin Anadoluya yeniden ve enson gelişleri idi.     Ön-Türk uygarlığı okullarda öğretilmiyor. Çünkü okullarda okutulan tarih kitapları, 1939’dan itibaren yörüngesine girdiğimiz Batılı ülkelerin çıkarları doğrultusunda yazılmaya başladı. 19. ve 20. yüzyıl başlarında Batılı araştırmacılar tarafından ortaya çıkarılan Ön-Türk uygarlığıyla ilgili buluntular, ilk başta Avrupa’da Türkofiliya modasına yani Türk severliğe sebep olmuştu. Türklerin Anadolu’ya ilk girişi Hıristiyan tarihçilerin ve Tanzimatın frenkleşmeci tarihçilerinin iddia ettiği gibi 1071 Malazgirt Zaferi ile olmamıştır. 1071 Türklerin Anadolu’ya ilk değil son girişiydi.Ancak bu buluntular Batı’

Değerlendirme

Resim
İnsanları değerlendirmeye gelince, ne tuhaftır, varlıklar içinde kendi değerleriyle ölçülmeyen yalnız bizleriz. Bir atı güçlü ve çevik olduğu için överiz kuşamıyla değil. Bir tazı koşmasıyla övülür, tasmasıyla değil; bir kuş kanadıyla övülür, püskülleri, çıngıraklarıyla değil. Niçin bir insanı da kendinin olanla değerlendirmi yoruz? Bir sürü adamı varmış, güzel bir köşkü varmış, şu kadar itibarı, bu kadar geliri varmış: Bütün bunlar çevresin dedir onun, kendisinde değil. Bir kediyi torba içinde satın almazsınız. Bir at satın alacaksanız, üstündeki pılıyı attırır, çıplak, yalın görürsünüz onu. Gerçi eskiden krallara satıla cak atlar örtülü getirilirdi önlerine; ama örtülü olan atın az gerekli yerleriydi: Tüyünün güzelliği, sağrısının genişliğiyle oyalanmayasınız da en yararlı uzuvları olan bacaklarına, gözlerine, ayaklarına bakasınız diye. Niçin insanı değerlendirirken sarılıp sarmalanmış , kundaklanmış olarak bakıyorsunuz ona? O zaman hiç de kendinin olmayan Yanlarını göstermiş, gerç

Kitaplar

İki alışveriş (dostluk ve aşk), rastlantılara ve başkalarına bağlıdır; biri aramakla bulunmaz kolay kolay, öteki yaşla solar gider. Onun için hayatımı doldurup doyuramazdı onlar. Üçüncü alışveriş, kitaplarla kurduğumuz ilişkidir ki daha sağlam ve daha çok bizimdir. Ötekilerin başka üstünlükleri vardır, ama bu üçüncüsü daha sürekli ve daha kolayca yararlıdır. Ömür boyu yanı başımda, her yerde elimin altındadır. Kitaplar sıkıntılı bir avareliğin baskısından kurtarır, hoşlanmadığım kişilerin havasından dilediğim zaman ayırıverirler beni. Fazla ağır basmadıkları, gücümü aşmadıkları zaman acılarımı törpülerler. Rahatımı kaçıran bir saplantıyı başımdan atmak için kitaplara başvurmaktan iyisi yoktur; hemen beni kendilerine çeker, içimdekinden uzaklaştırırlar. Öyleyken, onları yalnız daha gerçek, daha canlı, daha doğal rahatlıklar bulamadığım zaman aramama hiç de kızmaz, her zaman aynı yüzle karşılarlar beni. Atını yularından tutup ardından çekene yürümek kolay gelir, derler. Bizim Jacques, Na