Kayıtlar

Nisan, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Suçu Muhammet'e aitmiş.

“Ey Muhammed sana, ‘Kur’an’ı kendiliğinden uydurdu’ derler; de ki, ‘Uydurdumsa suçu bana aittir’...”(Hud Suresi, ayet 35). Muhammed’in, “Tanrı’dan geldi” diyerek yerleştirdiği hükümlerin çelişkili ya da birbirleriyle tutarsız olması, bir aralık öylesine göze batar ve öylesine halkın tuhafına gider olmuştur ki, gerek Araplar, gerek Yahudiler ve Hıristiyanlar onu alaya almışlardır. Tanrı’nın asla hata yapmayacağını, Kur’an’ı sil boz tahtası haline sokmayacağını, çelişkili hükümler koymayacağını söyleyerek, Muhammed’i “uydurmacılıkla” damgalayanlar olmuştur. Onların bu şekilde konuşmalarına karşı Muhammed, Kur’an’ı uydurmadığına dair Tanrı’dan vahiy geldiğini söyleyerek işin içinden sıyrılmaya çalışmıştır.   Bu amaçla Kur’an’ koyduğu ayetlerden biri şöyledir: Bunu yaparken, Kur’an’da, çelişki bulunmadığını, çünkü “çelişki” ve “tutarsızlık” gibi şeylerin insana özgü olup, ancak insan yapısı kitaplarda (sözlerde) bulunabileceğini, oysa ki, Tanrı’dan sadır olan sözlerde böyle bir şe

Muhamed'in çocukluğu ve psikolojik bozukluluğu hakkında.

Resim
Yer Arabistan’ın Mekke şehri, Tarih 571. Amine isimli dul bir kadın, Muhammed ismini verdiği bir çocuğu dünyaya getirmiştir. Hatta bazı rivayetlere göre Muhammed’in annesinin o’na ilk verdiği isim Kotan (doğruluğu tartışılır) ve bu isim 50 yıl sonra Medine’ye göç ettiğinde halk tarafından “hamd edilen kimse” anlamında Muhammed olarak değiştirilmiştir. Kuran da defalarca “hamd, yalnız Allah’a mahsustur” dendiği halde, Muhammed, hamd edilen kişi anlamındaki kendi isminden hiç bir zaman rahatsız olmamıştır. Muhammed babasını doğumundan kısa bir zaman önce kaybetti. Annesi Amine ise genç yasta dul kalmıştı ve Arap kültüründe dul bir kadın olarak yaşamak zordur. Bazı bilimsel araştırmalara göre hamilelik zamanında depresyon geçirmiş kadınların çocuklarında sinirsel, içine kapanıklık, saldırganlık, kişilik ve davranış bozuklukları olduklarını saptamaktadır. Bu tür rahatsızlıkları Muhammed’in ilerki yaşamında rahatlıkla görebilmekteyiz. Muhammed daha 6 aylıkken annesi Amine o’nu amcası

Aramızda ki fark bu.!!

Stephen Henry Roberts’ın meşhur sözüyle giriş yapmak istiyorum: “Bence temelde ikimiz de dinsiziz. Sadece ben, senden bir tane fazla dini daha reddediyorum. Sen diğer tüm olası dinleri neden reddettiğini anladığın zaman, benim de neden senin dinini reddettiğimi anlarsın.” Evet! Aramızdaki fark bu. Neden onca seçilebilir din arasında her inançlı kişi hemen yanındaki dini seçmiştir diğer tüm dinleri araştırmadan incelemeden? İnsanların içinde doğdukları toplumun inancına sahip olması ve kendilerini tek gerçek inanca sahip olmakla şanslı hissetmeleri konusunda hiç şüpheci olmadın mı? Başka bir ülkede doğsaydın, şu an bağlı olduğun inanca sahip olur muydun? Araştırıp, okuyup, inceleyip şu an doğru sandığın dine yeniden inanacağını düşünüyor musun? Peki Hristiyanlığı, Museviliği, Bahailiği, Hinduizmi, Jainizmi, Budizmi, Taoizmi vs. inceledin mi? İncelemediysen, ki muhtemelen incelemedin Sahip olduğun dinin sana ilk tanıtılan din olduğunun farkında mısın? Sana öğretilen tek din olduğunu

Dünya'nın oluşumu.

Resim
Büyük Patlama’dan çok çok uzun bir zaman sonra… Samanyolu galaksimizin, yay adını verdiğimiz spiral kolu üzerinde bir yerlerde, Güneş benzeri iki büyük yıldız çarpıştı. Bu çarpışma sonucunda kopan küçük parçalardan biri galaksinin dış tarafına doğru yol almaya başladı. Bu yolculuk o küçük parça için uzun ve zorlu bir yolculuk olacaktı. Yolculuğa başladığında tıpkı şimdiki Güneş’imiz gibi alev topunu andıran bu küçük parça, uzun bir zaman sonra yavaş yavaş soğumaya başladı. Soğudukça küçük parçanın dış yüzeyi katılaşmaya başladı. Bu aşamada küçük parçanın görüntüsü, üzerinde katılaşmış siyah lekeleri olan sıcak, sıvı bir gezegene benziyordu. Gezegene benzeyen bu oluşum biraz daha soğudu. Dış yüzey biraz daha katılaştı ve siyah lekeler bütün yüzeyi kapladı. Yolculuğa başladığında alev topuna benzeyen küçük parça, artık üzerinde binlerce yanardağ olan, siyah ve kızıl renklerin hakim olduğu bir gezegen görüntüsüne sahipti. Gezegenin iç kısımları hala sıcak ve sıvı haldeydi. Yanardağ olar

Kuran'ı kimler yorumlasın..!!???

Resim
“Kuranı inceleyip yorumlamak için: 1. Hafız olmak. Kuran’ın siyak ve sibak(1) bütünlüğünü iyi bilmek. 2. Arapça bilgisi olmak. 3. İslam tarihi hakkında ve surelerin iniş sırası hakkında iyi bilgi sahibi olmak. 4. Her meale güvenmemek ve sözcüklerin Arapça kökeninden yola çıkıp hareket etmek Gerekir”miş.!. Bence 5. bir madde eklenmeli: Müslüman olmak (Hatta o da yetmez: “Bizim” mezhepten/cemaatten/tarikattan olmak!). Bu maddeler dahi, tek başına, Kuran’ın Tanrısal (ve cihanşümul ve zamanlarüstü) olmadığının bir kanıtı. Yukarıdaki maddeler arasında yok ama, Kuran’ı anlamak, yorumlamak, tefsir edebilmek için, şu kadar ilim bilmek gerekir, inancı da vardır, kimi İslami cemaatlerde… Yüzyıllarca, “şu kadar ilim bilen” “alimler”, saçma-tutarsız, ahlak yoksunu sayısız hadisi, sahih diyerek anlatmış ve bunlarla iman etmişler, hüküm vermişlerdir! Ve yine “şu kadar ilim bilen” “alimler”, bugün bilenen dünya ve evren bilgisine ışık tutacak, kıvılcım teşkil edecek tek kelime yazmamışl

Kozmolojik izler,büyük patlama ve yaratılış..!!‏

Büyük patlamayı onaylayan gözlemlerin hiçbiri önceki bir evrenin varolduğu olasılığını dışlamaz. Evrenimizin daha önce var olan başka bir evrenden, kuantum tünellemesi veya kuantum dalgalanması denilen bir olayla ortaya çıktığını ileri süren mekanizmalara ilişkin teorik modeller yayımlanmıştır. Evrenin ilk anlarını tarif eden matematiksel formüller zaman ekseninin diğer tarafı için de geçerlidir, yani evrenin büyük patlama ile başladığını varsaymamız için hiçbir neden bulunmamaktadır. Kavranabilir Kozmos (The Comprehensible Cosmos)’ta, matematik veya fizikte üniversite eğitimi almış herhangi birinin anlayabileceği düzeyde matematiğin kullanıldığı, evreninin tamamen doğal bir kökenine ilişkin bir senaryo ortaya koydum. Bu senaryo James Hartle ve Stephen Hawking’in sınırsız evren modelini (no boundary model) temel almaktadır. Bu modelde evrenini uzay ve zamanda başlangıcı veya sonu yoktur. Benim sunduğum modelde evrenimiz, önceki tüm zamanda varolmuş başka bir evrendeki Planck zamanın

Masallar...Masallar.

Resim
İslam ülkelerinde müslümanlar inançlarının son ve mükemmel din olduğuna inanıyor, Kitaplarını Arap tanrısı olan allah kelamı görüyor ve dinlerinin de tartışmasız gerçek olduğunu kabul ediyorlar. Bu eleştiriye kapalı ve tahammülsüz mantıkla da inanmayanlara bu inançlarını dayatıyorlar. İslami kurallarla yönetilen ülkelerde eğer bir kişi araştırıp öğrendikten sonra İslama inanmamayı seçerse Müslümanlarda ki bu saplantılı mantık nedeniyle dinden çıkmanın bedelini canıyla ödüyor, veya ömrünü hapislerde tamamlıyor. Üstelik Müslümanların tartışmasız doğru kabul ettikleri İslami öğretilerin gerçek dışı olduğu çağımızda rahatlıkla kanıtlanabilir durumda. Müslüman toplumlar maalesef bu açık gerçekle yüzleşmekten sürekli kaçıyorlar. Oysa İslamın gerçek dışı olduğunu ortaya koyan kitaplara ve ciltler dolusu bilgiye internette ve piyasa da ulaşmak mümkün. Örneğin İslami öğretide geçen; Adem ve Havvanın sadece bir masal olduğunu Evrim Teorisi, arkeoloji ve genetik bilimi ispatlamış durumda, 6

Modern Bilim ve Kuran

Kuran, türlerin olduğu gibi yaratıldığını, bilim ise ilkel hücrelerden başlayarak evrimleştiğini ve Türlerin diğer türlerden meydana geldiğini söyler. Kuran’a göre ilk insan Adem, bügünkü insandan farksızdır. Konusabilir, zekidir, düşünme kapasitesi, bilinci ve yetenekleri bizlerle aynıdır. Bilim’se, insanlar’ın zeka, konuşma, bilinç vs gibi yeteneklerinin zaman içinde evrimleştiğini, ilk insanlarda Beyin hacminin daha düşük olduğunu, Beyin kabuğu’nun gelişmemiş olduğunu, konuşma’nın olmadığını, renkli görmediklerini, ayrıca fiziken daha değişik olduklarını söyler. Kuran’a göre ilk insanlar uzun yaşamıştır. Adem 930 yıl, Nuh 950 yıl,vs vs. Bilim’e göre ise, ilk insanların ömrü tam tersine günümüzdekinden kısa olup, evrim sürecinde giderek uzamaktadır. Romalılarda bile ortalama ömür 40 yıl civarındadır. Kuran’a gore Adem’in çocuklarından Habil çiftçi, Kabil koyun çobanıdır. Yani ilk insan döneminde ziraat ve hayvancılık vardır. Bügünkü toprak yapısı, ve bitkiler, ağaçlar vs

Hoşgörü var zorlama yok yalanı.!!

"Müslümanlar, islam dininin hoşgörü dini olduğunu belirtmek için, “dinde zorlama yoktur” ayetini örnek verir. Oysa bu ayetin aslı, “insanlar müslüman olmak zorunda değillerdir, seçimlerinde özgürdürler” anlamına gelmemektedir. Zira, “Fitne ( kâfirlik ) kalmayıp, yalnız allahın dini ( islamiyet ) ortada kalana kadar onlarla ( kâfirlerle ) savaşın. Eğer vazgeçerlerse ( kâfirlikten vazgeçip islam olurlarsa ) sataşmayın” Bakara Suresi 191. ayeti, müslümanlara; diğer insanların din seçimi konusunda hoşgörü tanımalarını değil, onları islama dahil etmeye zorlamaktadır. Müslümanları, müslüman olmayanları müslüman yapmak için savaşmaya davet eden ayet örnekleri kuranda fazlasıyla mevcut. “Dinde zorlama olmaz” şeklindeki ayet, sanıldığı gibi “insanlar din seçiminde özgürdürler.” anlamını değil, “dinsel zorluklarda insanlara kolaylık sağlanır.” anlamını taşımaktadır. Örneğin sıcakların arttığı yaz mevsiminde namaz kılmak zorlaşabileceği için Muhammed, “Sıcak şiddetlendiği vakitte salat-ı

Nesine Saygı Duyalım..??

Resim
Müslümanların, dinlerini eleştirenleri susturmak için söyledikleri “inanmıyorsan da saygı duy.” sözünü çok sık duyuyorum. İnanmadığım bir dinin nesine saygı duyayım? İnanmayanları aşağılayan, hayvanlardan daha aşağılık gösteren, inanmayanlarla savaşılmasını söyleyen, inanmayanları tehdit eden bir dine saygı göstermem. Hiç kimse, kendisini aşağılayan ve tehditler savuran birine veya bir şeye saygı duymaz. Aksine nefret eder. Tabi bu durum, Müslüman kadınlar için geçerli değil. Aşağılandıkları halde inanmaya devam edebiliyorlar. Hatta bazıları aşağılanmalarını doğru buluyor. Yazık. Müslümanlar, din konusunda çok hassaslar. Söz konusu din olduğunda en hafif şakayı veya eleştiriyi bile kaldıramazlar. Hatta “Allah yok” demek bile onları öfkelendiriyor, şiddete başvurmalarına neden olabiliyor. Bu zamana kadar bağlı oldukları dogmaların yanlış çıkmasından korktukları için galiba bu öfkeleri ve “saygı duy” demeleri. Çoğu Müslüman dini ile ilgili yapılan şakaya, şakayı yapan kişiye

ARAP TANRISI ALLAH TÜM İNSANLIĞA ULAŞMASINI İSTEDİĞİ MESAJINI HENÜZ YAZI DİLLERİ OLMAYAN ARAPLARA VERMİŞ(!)

Resim
Haritada gösterilenlerin hepsi Arapça konuşan topluluklardır. (Güney Arapça, yani Yemen Arapçası ile akraba bir dil konuşan Habeşistan hariç.) Günlük konuşma dilleri Arapçadır. Ancak bu dünyada, gerek Hıristiyan gerek Yahudilerin litürji dili, yazı dili, Arapça değil Aramicedir. Kutsal metinleri yazdıkları ve tefsir ettikleri, ilahi ve ibadetlerini icra ettikleri, “kutsal” sayılan hukuki metinleri yazdıkları dil budur. Arapçayla akraba bir dildir. MÖ 1. binyıl başlarından itibaren Suriye, Filistin ve Mezopotamya’nın ortak konuşma dili, MÖ 6. yy’dan itibaren tüm Ortadoğu ve İran’ın “yüksek” kültür dili olmuştur. 1600 yıldan beri yazılı kültüre sahiptir. İslamiyetin doğduğu dönemde bu dil, her biri eski “emperyal” Arami alfabesinden türemiş iki veya üç ayrı yazı ile yazılmaktadır. Yahudi Aramicesininin kültürel odağı Babil yani Sasani devletinin başkenti olan Medain/Ktesifon kentidir. Burada yaygınlaşan elyazması harfleri, bugün İsrail’de kullanılan ve “İbrani yazısı” diye bildiğ

Benim fikirlerim yeni bilgilerle değişebilir..Peki sen aynı şeyi söyleyebilir misin??

Resim
Müslümanlar, Kuran'da yazılı olan bazı bilgilerin o zamandan önce insanlarca bilinmediğini ve böylece Kuran'ın Allah'tan geldiğini iddia ederler. Muhammed'in Kuran'ı hazırladığı zamanda Muhammed'in de içinde bulunduğu Arap toplumunun bilimsel konularda cahil olduğu bellidir. Öyle ki, Kuran'dan önce diğer gelişmiş toplumlarca zaten bilinen bilgiler Kuran'da yer alınca ilk müslümanlar ve onları takip eden müslümanlar bu bilgileri yeniymiş gibi sanmışlar ve Kuran'ın insan elinden çıkamayacağına ancak ve ancak Allah'ın sözü olabileceğine kanaat getirerek büyük yanılgıya düşmüşlerdir. Kuran'dan önce yaşamış olan Vikingler dünya akarsuları ve denizleri arasında mekik dokuyarak değişik coğrafi bölgeleri tanıyorlardı. hangi denizin tuzlu, hangi denizin daha az tuzlu suya sahip olduğunu biliyorlardı. Sümerler, Asurlular ve Babilliler büyük şehirler ve medeniyetler kurmuşlardı. Romalılar o muhteşem Roma İmparatorluğu'nu oluşturmuş, metal ve t