Kayıtlar

Ağustos, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

31 Ağustos 1922 Yunan her köyü yakarak kaçıyor

Resim
Büyük Taarruz sürecinde ordunun elde etmiş olduğu başarılar bütün Anadolu’yu sevince boğmuştu. Taşranın her yerinden halk, Meclis’e, Müdafaa-yı Hukuk Grubu’na, Dahiliye Vekâleti’ne, valiliklere kısacası bütün resmî makamlara tebrik telgrafları çekiyordu. Başta Adana olmak üzere birçok şehirde sevinç gösterileri sokaklara taşmıştı. Türk ulusunun ordusuyla birlikte kazandığı zaferin bir özelliği daha vardı ki onu da Adana’daki Rus Konsolosu tek cümle ile söylemişti: “ Bu zafer, mazlum Şark’ın zaferidir !” Büyük savaşın ertesi günü öğleyin Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa harabe haline gelmiş Çalköy’e gelmişlerdi. Burada, yıkık ve henüz dumanları tüten bir evin avlusunda bulunan ve masa gibi kullandıkları kırık bir kağnı arabasının etrafında durumu gözden geçirdiler. Yunan ordusunun esas kuvvetleri imha edilmişti. Komutanların gördükleri her şey dehşet vericiydi. Fakat bu görüntüler dehşet verici olmalarının yanında, Yunan

29 Ağustos 1922 Büyük Taaruz'un 4.günü

Resim
Büyük Taarruz’un dördüncü günündeki hedef, Yunan ordusunun içinde bulunduğu kapanı daraltarak çekilme yollarını kesmekti. Bu noktada Dumlupınar’ın önemi çok fazlaydı. Zira düşman birlikleri bugün Dumlupınar’a doğru çekilecekti. Bir gün önce Trikopis, daha batıya Dumlupınar mevzilerine çekilerek Franko ile birleşme kararını vermiş ama geri çekilişi hiç duraksamadan yapma yerine 29 Ağustos sabahına bırakmıştı. Bu kararın sonucu Yunan Ordusu’nun felaketi olacaktı. 29 Ağustos sabahı Trikopis Grubu bir an önce batıya, Dumlupınar’a çekilmek, 1. Ordu ise onların önünü kesip yakalayabilmek için daha güneş doğmadan harekete geçmişlerdi. 1. Ordu tüm gücüyle Dumlupınar’a taarruza başlamıştı. İzzettin Albayın 1. kolordusunun 4 tümeninin tamamı General Franco kuvvetlerini yakalamak için harekete geçti. Görünüşe göre Türk kuvvetleri daha hızlıydı. Sabahın ilk aydınlığında, habersiz yan yana geceleyen bir Yunan tümeni ile bir Türk tümeni birbirlerini fark edince önce şaşırdılar, sonra mevzi aldılar.

28 Ağustos 1922 Büyük Taaruzun 3.günü..

Resim
Kocatepe’de portatif bir tahta masaya serilmiş harita başında Mustafa Kemal, Fevzi ve İsmet paşalar ile Garp Cephesi Kurmay Başkanı Albay Asım (Gündüz) Bey, durumu görüşüyorlar. Cephe yarılmıştı ve Sakallı Nurettin Paşa komutasındaki 1. Ordu batıya doğru çekilen Yunan kuvvetlerini hızla takip ediyordu. Yakup Şevki Paşa Komutasındaki 2. Ordunun karşısındaki Yunan cephesinin Afyonkarahisar kesimi boş kalmıştı. Buradaki Yunan kuvvetlerini geri püskürtmek için 2.Ordu’nun biraz ilerlemesi yetecekti. Durumun Yakup Şevki Paşa’ya telefonla bildirilmesi kararlaştırıldı. Albay Asım Bey arayıp durumu anlattı. Yakup Şevki Paşa itiraz etti: “Benim cephemden çekilen yok. Yunanlılar yerlerinde duruyorlar. Harekete geçemem.” dedi. Güneyinde geçilemez denilen Afyonkarahisar müstahkem mevkiinin 1-2 günde yıkılabileceğine inanmadığı için durumu kabullenemiyordu. Ordusunun Kurmay Başkanı Albay Hüseyin Hüsnü (Erkilet) Bey’e döndü: “Güya Yunanlılar Afyonkarahisar’dan çekiliyormuş. Yalan!” Yakup Şevki Paşa’n