Lev Troçki & Troçkizm


Sovyetler Birliği'nin ilk yıllarında etkili bir siyasetçiydi. Dışişlerinden Sorumlu Halk Komiseri görevini alan ilk kişi, Kızıl Ordu'nun kurucusu ve komutanı, Savaştan Sorumlu Halk Komiseri oldu. Ayrıca Bolşevik Parti'nin Politbüro üyesiydi. Josef Stalin ile giriştiği siyasi mücadeleyi kaybedince resmi görevlerden alındı ve Sovyetler Birliği'nden sürgün edildi.
Önemli Marksist teorisyenlerden biridir, görüşleri Troçkizm adıyla anılır, Stalin ve Mao'nun görüşlerine karşı en önemli muhalefet hareketini oluşturur.
Lev Davidoviç Bronştayn adıyla Yanovka’da küçük toprak sahibi bir Yahudi ailesinin çocuğu olarak doğdu. Troçki adını 1902 yılından itibaren kullanmaya başlamıştır.
1917 Rus devrimi'nin önde gelen isimlerindendir. Sovyetler Birliği'nin kurulmasında, ihtilâl sonrası iç isyanların ve ayaklanmaların bastırılmasında birinci derecede rol oynadı. Kızıl Ordu`nun kurucusu olarak kabul edilir. Lenin'in ardından Sovyetlerin ikinci adamı oldu. Lenin'in ölümünden sonra Stalin ile giriştiği iktidar mücadelesini kaybetti, uzun yıllar Sovyetler Birliği'nde Bolşevik Parti üyesi olarak kalan Troçki, Bolşevik Parti'ye karşı bir işçi ayaklanması örgütlenmesi ve işçi sınıfı iktidarına karşı silahlı ayaklanmayı teşvik etme suçlarıyla suçlandı ve ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Daha sonra kaleme aldığı "İhanete uğrayan devrim" analizi batı burjuvazisi tarafından ilgiyle karşılandı.

Hayatı

Çocukluk Dönemi (1879-1895)
Troçki, 7 Kasım 1879 yılında Güney Ukrayna'da bulunan Kerson'da doğdu. Ailesi Yahudi olmasına rağmen evde konuşulan dil Rusça ve Ukrayna dili idi.Annesi Anna Bronshtein (1850–1910), babası David Leontyevich Bronshtein'dir. (1847–1922) Troçki'nin kız kardeşi Olga, Bolşevik Parti'nin ileri gelenlerinden Lev Kamenev ile evlenmiştir. Dokuz yaşlarında iken Odessa'da bulunan teyzesinin yanına giderek burada eğitim gördü. Daha sonra eğitimine devam etmek gayesiyle Nikolayev'e gitti. Matematik ve hukuk alanında yüksek öğrenim yaptı. Troçki, Rusça, Ukraynaca, İbranice, Almanca, İngilizce, Fransızca ve İspanyolca dillerini konuşabiliyordu. Troçki Hayatım adlı eserinde Rusça ve Ukrayna dili dışındaki hiçbir dili akıcı konuşamadığını belirtmiştir. Fakat Raymond Molinier, onun Fransızca'yı akıcı bir biçimde konuşabildiğini yazmıştır.9 yaşındayken babası onu Odessa'daki Alman okuluna gönderdi. Troçki, devam eden yıllarını burada eğitim görerek geçirdi.

Devrimci Faaliyet ve Sürgün Dönemi (1896-1902)

Öğrenciliği sırasında sosyal demokrat çevrelerle temasa geçti ve devrimci gruplara dahil oldu. Marksizm görüşünü benimsedi. 1897 yılında Nikolayev şehrine taşındı. Burada Güney Rusya İşçi Birliği adlı gizli bir örgütün kurucuları arasında yer aldı. Sosyalist fikirleri halk arasında yaymak için çeşitli broşür ve bildiriler yazdı. Bu dönemde yazılarında Lvov ismini kullanıyordu.1898 yılında bu gizli örgüte mensubiyetinden dolayı Çarlık polisi tarafından yakalanarak hapse konuldu. İki yıl tutuklu kaldı.
Hapis hayatından sonra Sibirya'ya sürgüne yollandı. Sürgünde iken Marksist bir felsefe öğrencisi olan Aleksandra Sokolovskaya ile evlendi. İkilinin Nina Nevelson ve Zinaida Volkova adlarındaki iki kızı bu dönemde dünyaya geldi. "Troçki" takma ismini bu süreçte kullanmaya başladı. Bu ismi Odessa Cezaevi'ndeki bir gardiyandan almıştı. Yaklaşık iki yıl sürgün kaldıktan sonra 1902 yılında Sibirya'dan firar ederek önce Viyana'ya, akabinde Londra'ya gitti. Burada Georgy Plekhanov, Vladimir Lenin, Julius Martov gibi devrimcilerin yer aldığı Iskra dergisinin editör grubuna katıldı ve "Pero" takma adıyla yazılar yazdı. Bir yıl sonra Londra'da toplanan Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin kongresine katıldı. Bu kongrede parti içinde Bolşevikler ve Menşevikler olmak üzere iki hizip oluştu. Bolşevik Lenin'e karşı Troçki Menşevik kanatta yer aldı. Ancak, bir yıl sonra Menşeviklerin görüşlerine katılmadığını belirterek Menşeviklerden ayrıldı. 1905 devriminin yenilgisinden sonra Sibirya'ya sürüldü ama firar etti. Firarın öyküsünü 1905 adlı kitabına yaptığı ek bir bölümde anlatmaktadır. 1917 yılında devrim öncesinde Lenin'in davetiyle Bolşeviklere katıldı. Lenin'in Nisan Tezleri'ni kaleme almasından sonra aralarında teorik bir fark da kalmadığından 1917'de Bolşeviklere katılmıştır.
1897'de mücadeleye Narodnik (halkçılık hareketi) düşünceleri savunarak atıldı. Sürgün şartlarında okuduğu Marksist klasiklerin etkisiyle bir süre sonra kendisini dönemin devrimci akımı olan 'sosyal demokrat' ilan etti. 4 Mayıs 1917'de ülkeye döndüğünde geçici hükümete karşı Bolşevik Parti'ye yakın bir tutum aldı ve Enternasyonalistlerle birlikte hereket etti ve Bolşeviklere dahil oldu. Lenin "son yazıları" dahil olmak üzere iki metninde Troçki için "aramızdaki son Bolşevik olmasına karşın, kabul etmeliyiz ki en yetenekli Bolşevik odur" demiştir.

Rusya Devrimi (1917)

Troçki, Rusya'ya döndükten sonra Petrograd Sovyeti Başkanlığı'na seçildi. Bu sıfatıyla Rus devriminin alt yapısının hazırlanmasında, ayaklanmaların örgütlenmesinde ve yönetiminde etkin ve önemli bir rol üstlendi. Devrimin gerçekleşmesinde ve Rus Çarlığı'nın yıkılmasında büyük pay sahibi oldu. Devrim sonrasında Sovyetler Birliği'nin önemli adamlarından birisi haline geldi. Önce Dışişleri, daha sonra Savaş Bakanlığı'na getirildi. En önemli faaliyeti ise Kızıl Ordu ile ilgili olanıdır. Başkumandan sıfatıyla Kızıl Ordu'nun kurulması görevi kendisine verildikten sonra bunu gerçekleştirdi. Devrim sonrası meydana gelen karışıklıklar ve iç ayaklanmalar boyunca bu orduyu idare etti. Troçki, Komünist Enternasyonal'in kurulmasında da önemli rol oynadı. İlk dört kongrenin programları ve bildirileri kendisi tarafından hazırlandı. Meydana gelen sorunların çözümünde sergilediği farklı tutum ve fikirler sebebiyle, parti çoğunluğuyla ters düştü.

1918

I. Dünya Savaşı'nda Rusya’nın yenilgisini onaylayan Brest-Litovsk Antlaşmasını imzalamak için görevlendirilmiştir. Lenin'e göre ilerleyen yıllarda devrimin dünya çapına yayılması kaçınılmaz olduğu için yapılacak barış ve kabul edilen yenilgi de ancak geçici olacaktır. Troçki, Sovyetler Birliği'nin yer altı ve yer üstü kaynaklarını başka devletlere bırakmasını öngördüğü gerekçesiyle bu anlaşmayı imzalamadan geri döndü. İnşa aşamasında olan Sovyetler Birliği'nin iç sorunlarıyla uğraşırken dışa karşı bu tavizin verilebileceği düşüncesiyle Brest Litovsk Antlaşması, Troçki'nin yerine görevlendirilen Kamenev tarafından imzalandı. Bu antlaşma ile Rusya, 1878 yılında ele geçirdiği Kars, Ardahan ve IğdırOsmanlı İmparatorluğu’na geri veriyordu.

Stalin'le mücadelesi ve sürgün

Lenin'in 1924 yılındaki ölümünden sonra partinin elinde tüm yetkileri toplamaya başlamış olan Stalin ile iktidar mücadelesine girişti. Bu mücadelede giderek güç kaybetti ve teker teker elinde bulunan yetkileri kaybetti. Önce Savaş Komiserliği görevinden alındı. Daha sonra Siyasi Büro ve akabinde Komünist Enternasyonal yürütme kurulu merkez komitesinden alındı. Taraftarlarının St. Petersburg'da sokak gösterilerine kalkışmalarından sonra parti üyeliğinden de atıldı. Böylece iki yıl zarfında tüm yetkileri elinden alındı.
1927‘de yapılan XV. Komünist Kongre’de parti üyeliğinden atıldı ve sürgün hayatı Kazakistan'da Almatı yakınlarındaki Semyonov-Tiyanşansky bölgesinde başladı. Bu sürgün sırasında 9 Haziran 1928’te, 26 yaşındaki Nina adındaki kızını Moskova’da kaybetti. Nina’nın kocası da Troçki’nin sürgününden önce tutuklanmıştı. 18 Ocak 1929 tarihinde Sovyet Ceza Kanunu’nun 58/10 maddesine göre karşı devrimcilik ve yasa dışı Sovyet partisi kurmak suçlamasıyla Sovyetler'den kovuldu. Diğer, devletler onu kabul etmek istemezken Atatürk'ün davetiyle, 1929-1933 yılları arasında İstanbul Büyükada'da bulunduğu süre içinde, kitaplarını yayımlamasına da izin verildi.¹ Kaldığı yer çok sıkı güvenlik önlemleriyle korundu. Düzenli olarak balığa çıkardı, yemek seçmez, sigara içmez yanında da içilmesine izin vermezdi. Sakin bir hayat sürdü, bu sırada bazı hatıra ve düşüncelerini kaleme aldı ve yayınladı. Bu anlamda İstanbul yılları onun için verimli geçtiği gibi olaylı da oldu. 20 Şubat 1932’de Stalin tarafından Sovyet vatandaşlığından atıldığında İstanbul'daydı. İstanbul'da yazdığı kitapları; Sürekli Devrim, Stalin Grubunun Hatası, Rus Devrimi Tarihi, Çin Devrimi'nin Sorunları, Hayatım ve diğer bazı eserlerdir. 1933 Ocak ayında diğer kızı Zina, Hitler rejiminin altında Berlin’de intihar etmeye zorlandı. Bu olay onun ruh dünyasını sarsmış olmasına karşın, mücadele disiplininden hiç kopmadı. (Daha sonra oğlu Lev Sedov da öldürülecektir.) 17 Temmuz 1933’te aldığı vizeyle İstanbul'dan ayrılarak Fransa'ya giden Troçki burada 2 yıl kaldı ve sınırdışı edildi. Akabinde Norveç'e gittiyse de burada da 2 yıl kaldıktan sonra terk etmek zorunda kaldı. 9 Ocak 1937'de Meksika'ya sığındı ve Meksika'ya yerleşti. Dördüncü Enternasyonal'in inşasına başladı.
“Ekim Devrimi'nin kazanımları halka, o ancak daha önce Çarcı bürokrasi ve burjuvaziye karşı harekete geçtiği gibi Stalinist bürokrasiye karşı da harekete geçecek yetenekte olduğunu göstermesi şartıyla hizmet edecektir. (...) Bu ancak tek bir yolla olabilir: İşçilerin, köylülerin ve Kızıl Ordu askerlerinin; baskıcıların ve parazitlerin yeni kastının karşısına dikilmesiyle. Bu kitle kalkışmasını hazırlamak için, yeni bir parti gerekir, o da 4. Enternasyonal’dir. Mayıs 1940” (Aynı eser, s.302-303.)
Troçki bu yazıyı kaleme aldığında, Alman saldırısı başlamak üzeredir. Sovyetler Birliği içinde bulunan Nazi ajanları ve provokatörleri tarafından da dillendirildi. Ancak ne var ki Sovyetler Birliği Alman faşizmi karşısında savaşı kazandığında, dünya çapında bulunan Troçki yanlıları güç olarak eridiler. Troçki'nin dünyanın en büyük gücü olan Alman Nazi ordusu Sovyetlere saldırmak üzereyken gerçekleştirdiği Dördüncü Enternasyonal ve ayaklanma fikri, daha sonra Sovyetler Birliği'nde Troçki'nin Nazilerle işbirliği yaptığı şeklinde yorumlandı.

Öldürülüşü

1940 yılında NKVD ajanı olan Ramón Mercader adlı Stalinist bir İspanyalı, gazeteci kılığında, röportaj yapmak bahanesiyle Troçki'nin kaldığı eve gitti. Fırsat bulunca başına kazmayla vurmak suretiyle ağır şekilde yaraladı. Troçki, saldırganla boğuştuğu sırada odaya giren Troçki'nin korumaları Mercader'e saldırdı. Troçki, korumalarına "Onu öldürmeyin, bu adamın anlatacak bir hikâyesi var." diye seslendi. Aldığı yaranın etkisiyle Troçki ertesi gün öldü. Ölümünden önce iki kez bilinci yerine geldi. İlkinde eşine "Burjuva basına iyi malzeme olduk" diyerek ölümle yüz yüze geldiği bir anda cesaretini yitirmediğini gösterdi. Bir sonraki bilincin geri gelişi ise son sözlerini sarf etmesini sağladı. Bu sözler: "Dördüncü Enternasyonal'in zaferinden eminim, ileri!" olmuştur.
Cinayetten kısa bir süre sonra Joseph Stalin, Mercader'in annesi Caridad'a operasyondaki payı için Lenin Nişanı vermiştir.1961'de Sovyetler Birliği'ne taşınan Mercader, dönemin KGB başkanı Alexander Shelepin tarafından Sovyetler Birliği Kahramanı madalyası almıştır.

Troçkizm
Troçkizm, Marksizm'i daha özgürlükçü açıdan ele alan, Lev Troçki tarafından geliştirilen siyasi ideoloji. Stalin'den ayrılan birincil özelliği, özgürlüğe daha fazla önem verilmesi ve dolaylı olarak "tek ülke sosyalizm" fikrinin insan özgürlüğünü kısıtlayacağı yönündeydi. İkincil özelliği ise, dünya çapında bir devrimin başarılı olabileceğini savunmasıydı.
Troçkizm'in en önemli unsurları; özgürlüğü ortadan kaldıracak bir sistem olarak görülen "tek ülkede sosyalizmi" fikrinin reddi, dünya devrimi fikri, enternasyonalin gerekliliği, sürekli devrim ve Doğu Bloku ülkelerinin gerçek sosyalizm olmadığı fikirleridir.

İdeoloji

Troçki'ye göre, bir işçi devleti tek başına kapitalist güçlerin baskısına direnemezdi. Bu nedenle Troçki, sosyalizmin tek bir ülkede kurulmasının olanaksız olduğunu düşünüyordu.Troçki'ye göre kapitalist dünya ekonomisi farklı ülkelerin ekonomilerinin bir toplamı değil, bir bütünüydü. Bu nedenle Troçki, tıpkı Lenin gibi başta gelişmiş kapitalist ülkelerde olmak üzere tüm dünyada sosyalist devrimlerin gerçekleşmesini en öncelikli sorun olarak görmüştür.
Bu nedenle Troçki, 3. Enternasyonalin (Komünist Enternasyonal) zaman içinde işlevini kaybetmesini eleştirir.Buna karşılık Troçkistler 4. Enternasyonali kurarak dünya devrimi için mücadeleye devam ettiklerini ilan etmişlerdir.
SSCB'nin ekonomik-toplumsal yapısı Troçki'nin tezlerinde önemli bir yer tutar. Troçki, bu ülkede aslında sosyalizmin var olmadığını, başlangıçta işçi devleti olan bu rejimin yalnız kalması, iç savaş, devrimin geri kalmış bir ülkede gerçekleşmesi,bir bürokrasi katmanını oluşturduğunu ve işçi iktidarını deformasyona uğrattığı görüşündedir.Troçki, bürokrasinin kendi çıkarları için içte ve dışta devrimi yenilgiye uğratmak için çalıştığını ve bunu başardığı söyler. Stalin'i ise bürokrasinin bu dönemdeki lideri olarak görür.
Troçki'nin önemli kuramlarından birisi de sürekli devrimdir. Aynı isimde bir kitabı da bulunan Troçki, emperyalizm çağında geri kalmış ülke burjuvalarının oynaması gereken rolü de işçi sınıfının devralması gerektiği görüşündeyken devrimin kesintiye uğramadan dünyaya yayılması gerektiğini bu kuramıyla vurgulamaya çalışır.
Troçkizm, ekonomi-politik ve devlet kuramı konularında Marksizmin ilk haline sıkı sıkıya bağlıdır.Bu görüşler doğrultusunda Troçkistler, SSCB'de bürokrasinin devrilmesi, devrimin dünyaya yayılması için mücadele etmişlerdir.

Tarih

1903-1917
Rusya Sosyal-Demokrat İşçi Partisi'nin (RSDİP) 1903'deki 2. Konferansında Lenin'in ve Martov'un başını çektiği iki ayrı eğilim arasındaki ideolojik ve örgütsel ayrılıklar doruk noktasına çıktı. Parti Lenin'in başı çektiği çoğunluk (Bolşevik) ve Martov'un başı çektiği azınlık (Menşevik) olmak üzere bölündü. Troçki, bu bölünmede Menşeviklerin tarafında bulundu. Daha sonra Menşevikler, Rusya'nın koşullarını öne sürerek burjuva partileriyle ittifak yapılmasına yanaşan yeni fikirleri ortaya atınca Troçki, Menşeviklerden ayrıldı.
1917 yılına kadar Troçki, Bolşevikler ve Menşeviklerin dışındaydı. Troçki, Sürekli Devrim adlı teorisinin ilk çekirdeğini oluşturan Sonuçlar ve Olasılıklar adlı broşürünü yazmış ve bu konudaki tezlerini geliştirmeye devam etmişti.
1917-1923
Şubat 1917'de gerçekleşen devrimle birlikte Rusya'da Çarlık rejimi sona erdi ve hükümetin aciz kalmasından ötürü fiili bir demokratik rejim kuruldu. Önce burjuva-liberal Kadetler önderliğinde, sonra popülist-sosyalist Kerenski başkanlığında geçici hükümetler kuruldu . Menşevikler Rusya'daki devrimin bir burjuva-demokratik devrim aşamasında olduğu gerekçesiyle bu hükümetleri desteklerken; Bolşevikler (Lenin ülkeye dönükten sonra) geçici hükümetin karşısında oldular.Şubat devrimine karşı alınacak tavır, 1. Dünya Savaşına son verilmesi, devrimin daha da ileri götürülüp işçi sınıfı iktidarına varması konularındaki tartışmalar Troçki ve taraftarlarını Bolşeviklere yakınlaştırdı. Ve birleşme fikrini doğurdu. Nisan 1917'de Lenin'in ünlü Nisan Tezleri'ni yayınlamasıyla birlikte Troçki ve yaklaşık 4000 taraftarı Bolşevik Partiye katıldı.
Bu dönemde Geçici Hükümet, halk desteğini hızla kaybediyordu. Ekim'de (Gregoryen takvime göre Kasım'da) bir devrim daha gerçekleşti. Geçici Hükümet ortadan kalktı ve tüm iktidar Sovyetlerin eline geçti. Devrimin hemen ardından savaşa son verilmesi ve Almanya ile barış görüşmelerine gidilmesi konusu gündeme geldi. Görüşmeler için Troçki görevlendirildi.
Barış görüşmeleri, Lenin ile Troçki arasında fikir ayrılıklarına neden oldu. Lenin, hemen barış yapılması taraftarı olduğunu ilan etti ve barış yapılmazsa Almanya'nın SSCB'yi ortadan kaldırılabileceğini belirtti. Troçki ise Almanya'da devrimin yakın olduğunu ve içeriden yıkılacağını, görüşmelerin geciktirilmesi gerektiğini söylüyordu. 2 ay içinde Alman ordularının ilerleyişi Sovyetler Birliği'nin barış görüşmelerine oturmasına neden oldu ve Sovyetler Birliği savaştan çekildi. Troçki daha sonra deneyim Lenin'in haklı olduğunu gösterdi diyecekti.
1919'da ise eski rejimi geri getirmek isteyen Beyaz Muhafızlar, savaş ilan ettiler. Bu, iki yıl sürecek bir iç savaşın başlangıcıydı. Troçki bu sürede Kızıl Muhafızların komutanlığını üstlendi ve kısa sürede Kızıl Muhafızları büyük bir orduya dönüştürdü. İki yılın sonunda Beyaz Muhafızlar yenildi ve iç savaş sona erdi. Fakat SSCB ekonomisi büyük bir yıkıma uğradı.
1923-1929
Sovyetler'deki "sol muhalefet", Troçki önderliğinde 1920'li yıllar boyunca güç kazandı.1928'de Stalin bu gelişmeye son vermek için Troçki'yi önce SSCB içinde sürgüne gönderdi, ve yandaşlarını hapsettirdi. Buna rağmen sol muhalefetin faaliyetlerini gizlice sürdürmesi üzerine Troçki yurtdışına, sırasıyla Türkiye, Norveç ve Meksika'ya sürgüne gönderildi. Stalin, gücünün yettiğince, tüm dünyadaki komünist partilerden Troçkistlerin tasfiye edilmesini sağladı.
1929-1938
Troçki, gücünü pekiştiren Sovyet bürokrasisinin er ya da geç konumunu kalıcı hale getirmek için kapitalizme yöneleceğini iddia etmiştir. 1936 yılında Troçki'nin yazdıklarına göre çevresi kapitalist ülkelerle çevrili olan Sovyetler Birliği'ndeki dengesizlikler gittikçe artacak ve Sovyet bürokrasisi kapitalizme yönelmek zorunda kalacaktı. Troçkistler, SSCB'deki Glasnost ve Perestroyka hareketlerini, Troçki'nin bu kehanetinin gerçekleşmesi olarak yorumlamıştır.
Troçki, yozlaşmasına rağmen SSCB'nin varlığının yine de işçilerin çıkarına olduğunu ve kapitalist ülkelerin saldırılarına, karşı devrim girişimlerine karşı savunulması gerektiğini düşünüyordu.SSCB'de proleter demokrasinin yeniden kurulması için bir "politik devrim" çağrısında bulundu. Günümüzde bu çağrıyı yanlış bulan Troçkistler de vardır.
Stalin, Troçki'yi SSCB rejimi için büyük tehlike olarak görüyordu ve onu etkisiz hale getirmek için çeşitli yöntemler denedi. Troçki, Stalin'in emri ile Meksikalı bir Stalinist olan Ramon Mercader tarafından 1940'ta katledildi.

Suikastten önce, 1938'de Troçki ve taraftarları, hareketlerini kurumsallaştırmak için Dördüncü Enternasyonal'i örgütleyebilmişti. Troçki, Dördüncü Enternasyonal'in devrimi gerçekleştirebilecek tek güç olduğunu ve gerek kapitalizme gerekse Stalinizme karşı mücadele edeceğini söylüyordu. Bu yıllarda Troçkizm Vietnam'da, Sri Lanka'da ve daha sonra Bolivya'da bir kitle hareketi hüviyeti kazandı. Çin'de de önemli Troçkist hareket mevcuttu. Ancak Stalinistler, güç kazandıkları her yerde Troçkistleri başlıca düşmanları olarak gördüler ve yok etmek için özel bir çaba gösterdiler.

1938-1953
II. Dünya Savaşı yıllarında Dördüncü Enternasyonal'den kopmalar yaşandı. Bazı Troçkistler, SSCB'nin artık "yozlaşmış bir işçi devleti" sayılamayacağını söyleyerek Dördüncü Enternasyonal'den çekildiler. Bunlara göre, SSCB gibi bürokratik-totaliter bir rejimi savunmak işçi sınıfı için bir hataydı. Öte yandan, baskı altında kalan Troçkist gruplar Vietnam'daki ve diğer ülkelerdeki kitle desteğini kaybettiler.
Dördüncü Enternasyonal Uluslararası Sekreteryası, II. Dünya Savaşı sonrası siyasi durumu ve Doğu Avrupa'daki yeni bürokratik devletleri değerlendirmek amacıyla 1946, 1948 ve 1951 yıllarında bir dizi uluslararası kongre topladı. 1951 kongresi, Doğu Avrupa devletlerini "deforme işçi devletleri" olarak tanımladı. Aynı kongre, Michael Pablo'nun, Troçkistleri Stalinist Komünist partilerin içinde daha etkin olmaya çağıran görüşlerini de benimsedi. Pablo'ya göre Stalinist Komünist partiler, gerçek bir işçi hareketine dayanmaları halinde Stalin'in etkisinden kurtulabilirdi. Pablo'ya göre, Yugoslavya'nın kendi yolunu seçmesi, bunun olabilirliğini göstermişti. 1951 kongresinde Troçkistlerin Stalinist Komünist partiler içinde faaliyet göstermesi yönünde karar alındı. Bu hatalı karar sonucunda yüzlerce Troçkist militan Stalinist Komünist partilerin içinde tasfiye oldu.
1951 kongresinin karşı karşıya geldiği bir başka sorun ise Doğu Avrupa'daki yeni bürokratik rejimler oldu. Marksist görüşe göre SSCB, kendi varlığı için tehdit olmadığı sürece kapitalizmle uyum içinde yaşayacak, devrimi yaymaya çalışmayacaktı. Tartışmalar sonucunda Kongre; SSCB yönetiminin hâlâ karşı-devrimci olduğunu, Doğu Avrupa'daki yeni rejimlerin II. Dünya Savaşı'nın askeri ve siyasi bir sonucu olduğunu, SSCB'nin rejimini bu ülkelere yaymasının devrimcilikten değil varlığını koruma güdüsünden kaynaklandığını açıkladı.
Günümüzde Troçkizm

Troçkizm bugün dünyanın 7 kıtasında da mücadele veren bir siyasi akımdır. Latin Amerika ve Avrupa'da yoğun olmak üzere, Sri Lanka ve Arjantin gibi ülkelerde en güçlü sol akım olarak varlığını sürdürmektedir. Bazı ülkelere göre, Troçkist hareketlerin değerlendirmesini şöyle yapabiliriz:
ABD: ABD'de Troçkizm Komünist Enternasyonal kuruluşundan beri var oldu. Uluslararası Sol Muhalefetin bu ülkede bir seksiyonu vardı. Dördüncü Enternasyonal'in kuruluşunda bu seksiyon önemli bir rol oynadı ve aynı zamanda Sosyalist İşçi Partisi kuruldu. Özellikle II. Dünya Savaşı döneminde, enternasyonalin öncülüğünü bu parti yaptı. 1953 yılında James Canon'un mektubuyla bu parti DE'den ayrıldı ve kendisini takip eden diğer seksiyonlarla Dördüncü Enternasyonal'in Uluslararası Komitesi'ni(DEUK) kurdu. Daha sonra bu parti bölündü ve DE'ye geri dönerek BirSek'i kurdu. Günümüzde bu parti bütünüyle Troçkizmi terketmiş durumdadır. Pablo çizgisinde olan bir grup Neo-conların içinde erimiştir. Ayrıca DEUK'un bir seksiyonu olan SEP, ABD'de faaliyetlerini sürdürmektedir.
Kanada: DEUK'un bu ülkede bir seksiyonu bulunmaktadır, BirSek'in bir seksiyonu mevcuttur, diğer Troçkist hareketlerle ilgili bilgiler sınırlıdır.
Meksika: Bu ülkede Troçkist hareketin tarihi Sol Muhalefete kadar uzanır. Troçki'nin Meksika'da bulunduğu dönemlerde bazı önemli çalışmaları olmuştur.
Arjantin: Arjantin'de güçlü bir troçkist hareket mevcuttur. LIT-CI ve BirSek'in birer seksiyonları bu ülkede mevcuttur. Ayrıca Partido Obrero (İşçi Partisi) CRFI'nın kuruluşunda önemli bir rol oynamıştır. Bunların dışında pek çok Troçkist grup mevcuttur.
Bolivya: Bolivya'da gelişmiş bir troçkist hareket mevcuttur. Özellikle de maden işçileri arasında Troçkizm güçlüdür. MAS'ın Pablo çizgisinde pek çok üyesi vardır. Bu ülkede, Birsek, LIT-CI birer seksiyonları vardır.
Brezilya: LIT-CI'nın bir seksiyonu bulunmaktadır. CRFI ve BirSek'in birer seksiyonu vardır. Diğer hareketler dağınıktır.
Kolombiya: LIT-CI'nın bir seksiyonu mevcuttur.
Venezuella: Ülkede birkaç dağınık Troçkist grup bulunmaktadır. Birsek, LIT-CI ve CRFI'in birer seksiyonu mevcuttur.
İngiltere: İngiltere'de güçlü bir troçkist hareket mevcuttur. SWP, IST'nin liderliğini yapmaktadır. DEUK'un bir seksiyonu olan SEP faaliyet göstermektedir. IMT'nin İngiltere seksiyonu İşçi Partisi'ne süresiz entrizm yapmaktadır. Bu ülkede, hemen hemen bütün Uluslararası sektlerin bir seksiyonu bulunmaktadır. Diğer troçkist hareketler dağınık durumdadır.
Fransa: Fransa'da troçkist hareket önemli bir güç kazanmıştır. Troçkistler seçimlerde 3 milyondan fazla oy almaktadır. Eski Fransa Başbakanı Lionel Jospin Uluslararası Komunist Akım'dan ayrılmıştır. 2002 Fransa seçimlerinde troçkist gruplar tüm oynalrın %11'ini aldılar. 2006'da %6'ya gerilediler. LO, LCR ve PT en güçlü Troçkist çevrelerdir. Son seçimlerdeki yaklaşık oy miktarları; LO: 1.600.000 LCR: 1.200.000 PT: 130.000
Almanya: DEUK'un bir seksiyonu olan SEP henüz kuruluş aşamasındayken 15.000 oy almayı başarmış bir partidir. Diğer troçkist hareketlerin hepsi Die Linke(Sol Parti) içinde yer almaktadır.
İspanya: Dördüncü Enternasyonal'in kuruluş belgelerinden edindiğimiz bilgiye göre henüz sol muhalefet döneminde İspanya Troçkist Hareketi ikiye bölünmüştür. İspanya İç Savaşı döneminde POUM(DE'den koptu) varlığını sürdürmüştür. LIT-CI ve Birsek'in birer seksiyonu bulunmaktadır.
İtalya: LIT-CI'nın bir seksiyonu olan Alternatif Komunist Parti bu ülkede faaliyet göstermektedir. Birsek'in bir seksiyonu vardır. CRFI'nın seksiyonu vardır. Diğer troçkist hareketler dağınıktır.
Yunanistan: Sol Muhalefetin en güçlü seksiyonu Yunanistan'daydı. İlerleyen dönemlerde Troçkist hareket görece zayıfladı. CRFI'nın Yunan seksiyonu olan EEK ve Birsek'in bir seksiyonu mevcuttur.
Avustralya: DEUK'un bir seksiyonu olan SEP bu ülkede faaliyet göstermektedir. Birsek'in bir seksiyonu mevcuttur.
Sri Lanka: Sri Lanka'da güçlü bir troçkist hareket mevcuttur. Eski troçkist LSSP faaliyetlerini sürdürmektedir. DEUK'un bir seksiyonu SEP faaliyetlerini sürdürmektedir.
Paraguay:LIT-CI'nın ve Birsek'in birer seksiyonları mevcut.
Şili: LIT-CI, CRFI, ve Birsek'in birer seksiyonları mevcut.
Kamerun: BirSek'in bir seksiyonu mevcut.
Japonya: BirSek'in bir seksiyonu mevcuttur.
Stalinizmin Yükselişi

Troçkistlerin Doğu Bloku'na bakışını incelemeden önce Stalinizmin Yükselişine bakışlarını incelemek gerekir. Troçkistlerin ortak noktası SSCB ve benzeri rejimlerin gerçek anlamda işçi devletleri veya sosyalizm olmadığı görüşüdür.
1917 Rusya Devrimi'nden itibaren devrimin yayılamaması ve görece sanayileşmemiş bir ülkede gerçekleşmesi(hatta bu ülkede bir burjuva devrimi de yaşanmamıştı) genç işçi iktidarını hem yalıtık hem de çok güçsüz bıraktı.Buna bir de iki yıllık bir iç savaş eklenince ülke ekonomisi tamamen çöktü. Bu dönemde işçi sınıfı son derece güçsüz düştü, kırlara göç başladı. Örneğin ülkenin en gelişmiş sanayi merkezi Petersburg'un nüfusu 2.000.000'dan 500.000'e kadar düştü. Köylere göçen işçi sınıfı köylülüğe veya kır proleterlerine katılırken şehirlerde de küçük-burjuvanın güçlenmesine olanak sağladı. Bu yüzden, şehirlerdeki pek çok Sovyet hızla atomize oldu.
Durumu düzeltmek isteyen Bolşevikler, ilk önce ticareti canlandırmak için NEP'i (Novaya Ekonomicheskaya Politika- Yeni Ekonomi Politikası) devreye soktular. Bu politika, kapitalizme sınırlı da olsa izin veriyordu. Böylece köylünün elindeki tahılı satmasını ve kıtlığın yok edileceğini umuluyordu. Kırlarda hızla güç kazanan kulak [zengin köylülük] adını verdiğimiz sınıf, bu şartlar altında doğdu.
İşçi iktidarı hızla atomize olma sürecine uğrarken, işçi sınıfının yeniden güçlendirilmesi ve ülkenin sanayileşmesi ihtiyacı gündeme geldi. Fakat proje başarısızlığa uğradı, çünkü ülke yalıtık kalmıştı. Dışarıdan yardım alamıyordu. Bu şartlar altında bolşevik partisinde sağ eğilimler güçlendi. Daha sonra, bu sağ eğilimler parti yönetimini hızla ele geçirmeye başladılar. Böylece Stalin etrafında kenetlenen bir bürokrasi ortaya çıktı.

Doğu Bloku'nun Sınıf Karakteri

Troçkistler çeşitli konularda farklı tavırlar almışlardır. Bunlardan en önemlisi SSCB, Doğu Avrupa, Küba, Çin, Kuzey Kore ve benzer rejimlerin değerlendirilmesidir. Troçkistler Doğu Bloku ülkelerini sosyalist olarak görmezler. Troçkistler bu konuda üçe ayrılırlar:
1) Yozlaşmış İşçi İktidarları: Troçki'nin kendisi de bizzat bu fikri savunmuştur.(Fakat o dönemde sadece SSCB vardı) Bu görüşü savunanlara göre bu ülkelerde işçi iktidarı mevcuttur ama bürokrasi de bulunmaktadır. Bürokrasinin varlığı bu ülkelerde işçi iktidarı olduğu gerçeğini değiştirmez ama bu onun bozulmuş niteliğini gösterir. Bürokrasi mülkiyet ilişkilerine bakılırsa hiçbir mülkiyete sahip değildir, yine işçi sınıfı içinden çıkan sağ bir eğilimdir. Bürokrasi işçi sınıfı içinden çıkıyor, özel bir mülkiyete sahip olmuyor, ama politik iktidara sahip oluyordu. Doğrudan sömürmüyor, çalıyordu. Troçki bu görüşü ömrünün sonlarına doğru terk etmeye başlasa da genel olarak bu fikri savundu. Ardılları ise farklı fikirler önerdiler. Türkiye'de bu görüşü paylaşanlar: Devrimci İşçi Partisi, Sınıf Mücadelesi, Yeni Yol, Sosyalist Alternatif, Devrimci Marksist Kolektif, İşçi Cephesi, RED Dergisi.
2) Devlet Kapitalizmi: Troçkist saflarda bu konuyu ilk dillendiren Tony Cliff oldu. Cliff'e göre bürokrasi, işçi iktidarını karşı-devrimle yıkmıştı ve kendini egemen sınıf olarak örgütleyerek kapitalizmi restore etmişti. Bunun için devleti yıkması gerekmemişti sadece devlet kontrolünde kapitalizmi yaratmıştı. Bu ülkelerdeki kapitalizm diğerlerindeki gibi özel mülkiyetçi değildi, devlet mülkiyetindeydi. Cliff'e göre bürokrasi işi artı-değer sömürüsüne vardırarak kendisini bir çeşit burjuvaya dönüştürmüştü. Türkiye'de bu görüşü paylaşanlar: DSİP, Antikapitalist, İşçi Demokrasisi, Sürekli Devrim Hareketi.
3) Bürokratik Diktatörlükler: Bir kısım Troçkistlere göre ise iki görüş de yanlıştır. İşçi sovyetleri ve komiteleri bu ülkelerde ya yoktu ya da işlevsizdi. Tüm iktidar devletin elinde toplanmıştı. Öte yandan birden fazla sermayenin rekabet halinde olmayışı, bürokrasinin doğrudan karı ele almayıp devlet yoluyla kullanması her iki teoriyi de geçersiz kılıyordu. 1941'e gelindiğinde Marx'ın ekonomi-politik üzerine yazdığı Grundrisse adlı eser yayınlandı. Buradan anlaşıldığı kadarıyla, köleci ve feodal toplum biçimleri, istisnalar hariç Asya'da yaşanmamıştı. Burada, asyatik adı verilen farklı bir üretim düzeni mevcuttu. Ve bu doğu despotizminde, sovyetlerde olduğu gibi egemen sınıf bürokrasinin kendisiydi, ayrıca özel mülkiyet de yoktu. Böylece bürokrasinin de bağımsız bir sınıf olabileceği düşüncesi güçlenmiş oldu.1970'lerde Osmanlı İmparatorluğu'yla da bağlarını kurarak İdris Küçükömer ve Asaf Savaş Akat bu teoriyi Türkiye'de ilk geliştiren isimler oldular.

Sürekli Devrim

Sürekli devrim, Troçki'nin Marksizme yaptığı en önemli katkılardan biridir. Söz konusu teorinin gelişimi, Troçki'nin hayatının önemli bir bölümünü kapsar. Troçki sürekli devrim düşüncesini ilk önce Sonuçlar ve Olasılıklar broşüründe dile getirmiştir. Ekim Devriminin öncesinde ve sonrasında Troçki pek çok eserinde bu teoriyi tekrar tekrar şekillendirmiş, İstanbul'da kaldığı dönemlerde "Sürekli Devrim" adlı kitabını yazmıştır. İlerleyen dönemlerde özellikle de Çin üzerine yazdığı yazılarla Sürekli devrim teorisine son halini vermiştir.
Sürekli Devrim düşüncesine göre geri kalmış ülkelerde bile devrimin öncüsü işçi sınıfı olmalıdır. Burjuva devriminin gerekleri bile ancak ve ancak işçi sınıfı tarafından yerine getirilebilir. Demokratik görevleri yerine getirecek olan işçi sınıfıdır. Burjuva sınıfı gericileşmiş olduğu için bu görevleri yerine getirmez. Önce bir burjuva devrimi yapmaya gerek yoktur.
Elbette burada bahsi geçen fikir doğrudan sosyalizme geçiş değildir. Sürekli devrimle birlikte aşamalar birbirine geçer. Teorinin en önemli noktalarından biri; ister ileri bir kapitalist ülkede olsun, isterse gelişmemiş bir ülkede olsun, öncülük görevi sadece işçi sınıfınındır.
Fakat işçi sınıfı iktidarı ele alıp, bu gereklilikleri yerine getirmekle yetinemez. Devrim bu noktada tamamlanmaz, aksine yeni başlar. Devrim ulusal sınırlar içinde başlayacaktır ama ulusal sınırlar içine hapsolamaz; devrimin ayakata kalabilmesi için dünyaya yayılması gerekmektedir. Kapitalizm tek tek ülkelerde değil bütün dünya ölçeğinde devrilebilir.
Bu fikirler Sürekli Devrim Teorisinin özünü oluşturur.

Troçkist Akımlar

Mandelcilik
İkinci Dünya Savaşından sonra yeniden toparlanan Dördüncü Enternasyonal içerisinde Michel Pablo ve Ernest Mandel'in başını çektiği bir akım ortaya çıktı. Onlara göre, Stalinist partilerin içinde "devrimci unsurlar" bulunmaktaydı. Hatta bazı stalinist örgütler gerçekten de devrimciydi. Bu nedenle Troçkistler, Stalinist KP'lere "derin giriş"(sui generis entrizm) yapmalıydılar ve onların içinde çalışma yürütmeliydiler. Yine aynı çizgi o dönemde yeni ortaya çıkan Yugoslavya devletinin bürokratik olmadığını ve gerçek bir işçi devleti olduğunu söyleyebiliyordu(zaten bu nedenle Dördüncü Enternasyonal pek çok militanını Yugoslavya'ya yollamıştı) Böylece Dördüncü Enternasyonalin "her koşul altında işçi sınıfının partisinin bağımsızlığı" ve "stalinist, merkezci, sendikalist, ulusalcı ve benzeri akımlarla kesin olarak ayrılarak uzlaşmacılığı reddetme" ilkelerinden vazgeçilmiş oluyordu. Aynı zaman da SSCB ve benzeri bürokratik rejimlerin kapitalizm ile sosyalizm arasındaki bir "geçiş aşaması" olduğunu iddia ediliyordu.
Bunun dışında Pablo-Mandel akımı işçi sınıfı dışında devrim için yeni öncüler aramaya başlamışlardı ve ilk olarak ulusal kurtuluş hareketlerini buldular. Bu sebeple Cezayir Ulusal Kurtuluş Hareketine koşulsuz destek verildi hatta Cezayir'in bir "yarı işçi devleti" olduğu iddia edildi. Bunun yanlışlığı ise daha sonra kabul edilecekti. Daha sonra Küba'nın da bir işçi devleti olduğu ileri sürülecekti. En sonunda "bürokratik bir işçi devletinin, gerçek bir işçi devleti ile aynı işlevi görebileceği" iddiasında bulundular. Yeni kitle öncüleri düşüncesiyle gerillacılığa, ulusal kurtuluş hareketlerine, stalinist, merkezci partilere, eşcinsel ve feminist hareketlerine destek verildi. Bir-Sek'in Bolivya seksiyonu ülkede hızla yükselen işçi hareketini görmezden gelip gerilla mücadelesine koşulsuz bir biçimde katıldı ve Che'ye koşulsuz destek verdi. Che'nin öldürülmesinden sonra ise gerillalarla birlikte bütün Bolivya seksiyonu yok edilecekti. Yıllar sonra ise Bir-Sek gerillacılığın yanlış olduğunu kabul edicekti. Bir-Sek içindeki bütün seksiyonlar ise kendi bölgelerinde ve iç işlerinde tamamen serbest bırakılacaktı. Böylece Dördüncü Enternasyonalin tüzüğündeki "demokratik merkeziyetçilik" ilkesi fiilen terk edilmiş olacaktı. 1985 yılından itibaren SSCB'de başlayan Glastnost ve Perestroyka hareketleri ise Sovyetler Birliği'nin "bürokrasiden kurtarılması" ve "gerçek bir işçi iktidarına dönüşmesi" olarak kabul ediliyor; bu hareketlerin en sonunda yaşanan dağılma ise bir "işçi devrimi" olarak tanımlanıyordu. Hatta Mandel bizzat SSCB'ye seyahat edip Gorbaçov'u kutluyordu. Bu rejimlerinin çöküşünden sonra büyük darbe yiyen stalinist hareketlerden umut kesilecekti ve sosyal-demokrat hareketlerle işbirliğine girişilecekti. Zaten bundan yıllar önce Sri Lanka'da bir sosyal-demokrat parti olan NSSP seksiyonluğa kabul edilmişti.
Pablo-Mandel çizgisinin ortaya çıkışından sonra James P. Cannon tarafından yazılan "Dünyanın Dört Bir Yanındaki Troçkistlere Açık Mektup" ile buna tepki gösteren bazı bileşenler ayrılıp Dördüncü Enternasyonal'in uluslararası Komitesi(DEUK)ni kurdu. Daha sonra Cannon'un başını çektiği ABD seksiyonu Dördüncü Enternasyonal Uluslararası Sekreterliği(DEUS) ile tekrar birleşecek ve Dördüncü Enternasyonal Birleşik Sekreterliği(Bir-Sek)ni kuracaktı.

Morenoculuk
Bu akım, ismini Nahuel Moreno'dan alır. 1940'lı yıllarda Arjantin'de Moreno'nun başını çektiği bir grup ile Marksist İşçiler Grubu'nu kuracaktı. Peronculuğu gerici ve sağcı bir akım olarak değerlendirmekle kalmayacak onu faşist olarak da tanımlayacaktı. Peronculuğa uzlaşmaz bir tutum izleyen Moreno aynı zamanda onu destekleyen CGT adlı sendika konfederasyonunun kapatılmasını istemek ve yükselen işçi hareketi CGT ve Peron'un kuyruğunda olduğu için polis hareketi olarak tanımlamak ve karşısında olmak gibi sekter bir davranış için de bulunuyordu. Günümüzde LIT-CI da bu çizginin sekter olduğunu kabul etmektedir. Fakat çok geçmeden birkaç yıl içinde aynı Moreno Peronculuğun en ateşli destekçisi olacaktı ve onun "sol kanadı" olarak tanımlayacaktı kendisini. 1958 yılında işçi hareketinin desteğini hızla yitiren Peron, sağcı Frondizi ile işbirliğine girişti. Bu durum, işçi hareketinin, sendika bürokrasisinin, sol grupların ve hatta Peroncuların büyük tepkisini çekerken sadece Moreno onu destekledi. 1958 seçimleri ise Peron açısından büyük bir yenilgiyle sonuçlandı.
Pabloculuğa sert eleştiler getiren Moreno aslında onlardan farklı yönelişlere girmedi. Küba Devrimi'ne kadar gerillacılığa karşı çıkan ve Castro'yu "goril" olarak tanımlayan Moreno daha sonra Castroculuğun savunuculuğunu yapacak ve gerillacılığa destek verecekti. 1969 yılında ise gerillacılığa tekrar karşı çıkmaya başladı. Burjuva anayasalcılığı destekleyen Moreno 19.yüzyıldaki Arjantin anayasasını savunmaya başladı. Bir halk cephesi kurulması fikrini savunarak Troçki'nin bu konuda savunduğu her şeyi pratikte reddetti. 70'lerde tekrar kurulan askeri diktatörlüğü "en demokratik askeri hükümet" olarak tanımladı. Bu askeri hükümetin İngiltere ile yaptığı savaştan yenilgiyle çıkmasından sonra büyüyen işçi hareketine katılmadı. Daha önce DEUK ve Bir-Sek içinde faaliyet göstermiş olan Moreno, kendi enternasyonali olan Uluslarası İşçiler Birliği-Dördüncü Enternasyonal(LIT-CI)i kurdu. LIT-CI 1987'de Moreno'nun ölümünden sonra büyük bir krize girdi. Moreno, SSCB ve benzeri rejimlerin çöküşünü işçi devrimi olarak selamladı.

Lambertcilik
Bu akım ismini Pierre Lambert'ten almıştır. Lambert Troçki'nin yaşadığı yıllarda Dördüncü Enternasyonal'e katılmış daha sonra DEUK saflarında bulunmuştur. DEUK'dan ayrılan Enternasyonalist Komünist Örgüt, 68 Fransa'sındaki olaylarda Kızıl Üniversite gibi sol sekter sloganları savunarak kendisini gençlik hareketine uyarladı.Bir dönem Moreno ile birlikte Enternasyonal kurma çabasına giren örgüt bu birlikteliği gerçekleştiremedi ve Moreno, kendi enternasyonalini kurdu.

Cliffcilik (Uluslararası Sosyalist Akım)
Bu akım Tony Cliff'in teorilerini kabul etmektedir. Uluslararası Sosyalist Akım'ın diğer Troçkist akımlardan ayrıldığı en önemli nokta SSCB'nin sınıfsal analizidir. Akım dünya devriminin yenilmesi ve Rusya'daki iç savaş nedeniyle işçi sınıfının deklase olduğunu vurgulayarak, bu sayede bürokrasinin iktidara geldiğini savunur. SSCB'de iktidar işçi sınıfında değil, bürokrasidedir. Bu yüzden SSCB devlet kapitalistidir. Bu görüş ilk defa Cliff'in Rusya'da Devlet Kapitalizmi adlı kitabında dile getirmişlerdir.

Diğer
Aslında yukarıdaki akımların hepsi kendisini "Troçkist" olarak görmektedir ama bunların dışında hayırlı ismi kullanan bir başka akım vardır. Bu akım yukarıdaki akımların hepsini pabloculuğun farklı fraksiyonları olarak değerlendirmektedir. İşçi sınıfının partisinin bağımsızlığını savunarak reformist olarak tanımladıkları pablocu, stalinist, merkezci, reformcu, gerillacı, sendikacı, ulusal kurtuluşçu hareketlerin hiçbiri ile ittifaka yanaşmaz, onların devrimcileşebileceğini düşünmez. Bu nedenle onlarla ittifaka yanaşmaz, işçi sınıfının marksist bir parti altındaki birleşik cephesini savunur. Yukarıda sayılan akımların hepsinin devrimcileştirilememesinin nedeninin ise onların sınıfsal, örgütsel yapılanmasında olduğunu ve kapitalizmin günümüzdeki durumunun bir sonucu olduğunu düşünür. Bu akım, diğer akımlardan farklı olarak küreselleşmeyi reddetmez, küreselleşme ile küreselleşmecelik ideolojisini birbirlerinden ayırır. Küreselleşmenin insanlığa barış, huzur ve refah getirecek bir olgu olduğu iddiasına karşı çıkar. Küreselleşme dünya ekonomisinin hızla uluslararasılaşması, üretimin dünya çapında yeni teknolojilerle planlanması olgusudur, bu nedenlerle küçük burjuva sınıfının hızla mülksüzleşmesine ve işçi konumuna gelmesine neden olmaktadır. Bu durum kendisine küçük burjuva ve ulusal burjuva gibi sınıflara dayandıran ya da -bilerek veya bilmeyerek- küçük burjuva perspektife sahip olan pablocu, stalinist, merkezci, ulusal kurtuluşçu akımların hızla gerilemesine neden olmuştur. Ulusal kurtuluş hareketleri ve gerillacı hareketlerin emperyalizmle uzlaşmasına neden olmuştur.

Eleştiriler

Troçki ve Troçkizm hem sol hem de sağ kesimden eleştirilmektedir. Sağ kesimden gelen yeterince özgürlükçü olmama suçlaması Troçki'nin Kronstadt Ayaklanmasını şiddetle bastırmasına dayandırılır. Sol kesimden gelen eleştiriler ise Stalin ile Tek ülkede sosyalizm konusunda yaşadığı fikir ayrılığını Sovyetler Birliğinin ekonomik ve siyasi yapısını değiştirmek adına sabotaj yapmaya vardırmasına dayanır.

Yorumlar

Popüler Yayınlar

DEMLEN RAKI

GİZEMLİ KELİME.!!

OĞUZLAR..BOZOKLAR..ÜÇOKLAR..OĞUZ YABGULUĞU.

Oruc Nedir ve kökeni nereden gelir...Turan Dursun

SINAV SORUSU..

Saint Benoit tarihi

Amerikan Siyasi Partileri

Paradigma nedir?

İslamiyetten önce Arap yarımadası..!!!‏