Mustafa Kemal’in konuşmalarını izlediğimizde çoğulculuktan yana olduğunu saptayabiliriz. Ama Türkiye’nin o günkü koşulları ne yazık ki çok partili hayata geçiş için uygun olmamıştır. CHP, Avrupa’da ortaya çıkan faşist ya da komünist partiler gibi bir işleve sahip olmamıştır. Bunu sağlayan da Atatürk’ün demokrasiye inancı olmuştur. Önemli siyaset bilimcilerden Maurice Duverger’nin bu yöndeki analizi şöyledir:

“Bazı tek partiler, gerek felsefeleri gerek yapılan bakımından gerçek anlamda totaliter değildir. Bunun en iyi örneğini, 1923’ten 1946’ya kadar Türkiye’de tek parti olarak faaliyet göstermiş bulunan Cumhuriyet Halk Partisi sağlamaktadır. Bu partinin başta gelen özelliği, demokratik ideolojisindedir. Bu ideoloji, hiçbir zaman faşist ya da komünist kardeşleri gibi, bir tarikat ya da kilise niteliği taşımamış, üyelerine bir iman ya da bir mistik empoze etmemiştir. Kemalist devrini, özü bakımından pragmatiktir. Ödevi, Ortadoğu uluslarının modernleşmelerîni önleyen başlıca engele, yani İslamiyete karşı mücadele ederek, Türkiye’yi batılılaştırmak olmuştur.

Adının "Cunhuriyetçi" oluşu bile bu partiyi [CHP], yirminci yüzyılın otoriter rejimlerinden çok, Fransız Devrimi’ne ve on dokuzuncu yüzyıl terminolojisine yaklaştırmaktadır. Konvansiyon örneğine uygun olarak  bütün iktidarı Büyük Millet Meclisi’ne veren ve ayrı bir yürütme organı kurmayı reddeden Türk Anayasası da bu benzerliği doğrulamaktadır. Sözü geçen anayasanın. tümü, onda kuvvetle ifade olunan ulusal egemenlik ilkesinc dayanır: Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Faşist rejimlerde her gün rastlanan otorite savunusunun yerini, Kemalist Türkiye’de demokrasi savunusu almıştır. Bu da, "halkçı" ya da ‘sosyal’ diye nitelendirilen yeni bir demokrasi değil, geleneksel siyasal demokrasidir. Parti, yöneticilik hakkını, siyasal elit ya da işçi sınıfının Öncüsü’ olma niteliğinden, yahut da liderinin Tanrı iradesine dayanışından değil, seçimlerde kazandığı çoğunluktan almıştır.
...1935 te Cumhuriyet Halk Partisi'nin rızasıyla, bir çok bağımsız şahsiyetlerin seçilmeleri sağlanmıştır. Bir muhalefet yaratmak yolundaki bu çabalar çoğu zaman gülünç karşılanmışsa da, bunlar her şeye karşın Musafa Kemal rejiminin plüralizme üstün bir değer tanıdığını ve çoğulcu bir devlet felsefesi çerçevesinde faaliyet gösterdiğini ifade etmektedir. Öte yandan Türk tek partisinin yapısında da totaliter bir taraf yoktu."

Kaynak: Fikrimizin Rehberi
Erol Mütercimler

Yorumlar

Popüler Yayınlar

DEMLEN RAKI

GİZEMLİ KELİME.!!

OĞUZLAR..BOZOKLAR..ÜÇOKLAR..OĞUZ YABGULUĞU.

Oruc Nedir ve kökeni nereden gelir...Turan Dursun

SINAV SORUSU..

Saint Benoit tarihi

Amerikan Siyasi Partileri

Paradigma nedir?

İslamiyetten önce Arap yarımadası..!!!‏