Sosyal Matematik Bilimi

Sosyal matematik, sosyal olayların denklemini kurma disiplinidir. Sosyal devinime yapılacak herhangi bir müdahalenin nasıl etki yapacağını, hangi sonuçları doğuracağını bilmeyi mümkün kılar.
Bu mümkün müdür? Evet… Zaten büyük liderler, insiyaki olarak bunu gerçekleştirmekte, toplumu derinden etkileyebilmekte, istedikleri yöne çevirebilmektedir. Büyük liderlerin bu işi yapabilmesini, “karizmasına” bağlamak modadır. Aslında liderler de toplumu nasıl etkilediğini bilmezler, bir kıvam tutturmuşlardır fakat kıvamın denkleminden haberleri yoktur. Kıvamın denklemini bilmeden kurdukları ve kullandıkları için, bir gün gelir, yıllarca sırrını bilmeden kullandıkları ve sonuç aldıkları kıvam bozulur, nasıl kurduğunu bilmediği için, nasıl ve neden bozulduğunu da bilmez ve etkisini kaybeder.
Sosyal matematik bilimi, liderlerin “karizmasının” denklemini kurar, toplumu etkilemenin sayısız denklemini üretir ve bunları maharetle kullanma imkanı verir. Denklemi bilinçli olarak kurduğu için, sürekli de kurmaya ve yenilemeye devam ettiği için, etkisi zayıflamadan devam eder. 

*Sosyal matematik, toplumu etkileme maharetini, liderliğin gizemli dünyasından alıp, herhangi bir şahıs veya kuruluşun eline verebilecek bilimsel bir metottur. Sosyal matematik tabii ki lider çıkaramaz ama liderin fonksiyonunu üstlenir. Liderlik, kişisel özelliklere bağlı olduğu için bir insanı lider yapamaz ama ondan daha önemlisini yapar, lider ihtiyacını ortadan kaldırır.


*Sosyal matematik, toplumun birçok özelliğini depolayan bilim dalıdır. Toplumun devindiği havzaları, aktığı mecraları tespit eder. Toplumun hassasiyet haritasını çıkarır, çekim ve itim katsayılarını saptar. İlişkileri, etkileri, bağları, öbekleri bulur, bunların etki trafiğini öğrenir. Birimlerin, birliklerin, gurupların, cemaatlerin örgülerini deşifre eder ve kullanılabilir malzeme haline getirir. Toplumda birey olarak bulunma oranını, gurup olarak bulunma katsayısını, cemaat olarak yaşamanın çekimini bilmeden denklem kurmaz. Yatay sınıfları, dikey sınıfları görmeden yerinden bile kımıldamaz. Ve daha sayısız bilgiyle donandıktan sonra, hayatın denklemlerini, denklemlerin sistemlerini kurar ve nihayet toplumun piramidini örer.




*Sosyal matematiğin sırrı, toplumun piramididir. Piramit aynı zamanda toplumun ufkudur. Ne kadar devinirse devinsin, ne kadar değişire değişsin, ne kadar gelişirse gelişsin, ne kadar büyürse büyüsün, bütün bunlar toplumun ufku (yani büyük piramit) içinde gerçekleşir. Piramit büyür mü, ufuk genişler mi? Evet… Fakat o ufuk içindeki devinim bir defa keşfedilip, denklemleri kurulduktan sonra, tüm değişim ve gelişim kanalları, tüm büyüme katsayıları bilinir ve takip edilir. Toplumun aktığı kanallar, akış debisi, döküleceği havzalar bilindiği (gerektiğinde oluşturulduğu) için, doğru kurulan denklemler geçerlidir. Kaldı ki sosyal matematik statik değil, mobildir, toplumdaki her gelişme, yeni denklemleri gerektirir ama yeni denklemler, eski denklemlerin devamıdır. Çünkü hiçbir toplum, yarına, dünden ve bugünden bağımsız gidemez.

*Determinizmden bahsetmiyoruz, tam aksine determinizmin geçerli olmadığını söylüyoruz. Sosyal matematik determinist bir bilim değil, zaten determinizm geçerli olsa sosyal matematiğe ihtiyaç olmazdı. Yarın tabii ki bu günden belli değil ama bu günden bağımsız da değil. İşte sosyal matematik tam olarak bu… Sosyal matematik, bu günden belli olmayan fakat bu günden de bağımsızlaşamayan yarını, denklemleriyle, bazen öngörmek, bazen inşa etmek, bazen zorunlu kılmak, bazen de tedbir almak için ihtiyaç duyulan bilim dalıdır. İçinde yaşadığımız çağın (aslında tüm çağların) en büyük eksiğidir, dolayısıyla da en büyük ihtiyacı…


*Sosyal matematik, suya taş atmaktır, çünkü toplumun yapısı su gibidir. Uygun büyüklükteki taşı, uygun noktadan, uygun bir hızla atmaktır. Attığı taşın oluşturacağı dalgaları hesaplayabilmek, meydana gelecek dalgaların sınırını tayin etmek, gerektiğinde karşı dalga oluşturarak onu durdurmaktır. Ve tabii ki sayısız taş atmak, sayısız dalga oluşturmak, bu arada doğal dalgaları da kullanarak bir dalga harmonisi kurmaktır.


Kabul etmek gerekir ki zor bir bilimdir. Zorluğu konusunun toplum olmasındandır. Kafası sabitlenenler, zihni evrenleri belli noktalara çivilenenlerin anlayacağı, uygulayacağı, faydalanacağı bir bilim dalı olmadığı açık. Zaten bu zamana kadar kurulamamasının sebebi de, insanların hem hayat hem de bilim anlayışlarının eksik ve yobazca olmasındandır.

Yorumlar

Popüler Yayınlar

DEMLEN RAKI

GİZEMLİ KELİME.!!

OĞUZLAR..BOZOKLAR..ÜÇOKLAR..OĞUZ YABGULUĞU.

Oruc Nedir ve kökeni nereden gelir...Turan Dursun

SINAV SORUSU..

Saint Benoit tarihi

Amerikan Siyasi Partileri

Paradigma nedir?

İslamiyetten önce Arap yarımadası..!!!‏