Deizm
Deizm veya Yaradancılık, mantık ve doğal dünyaya dair gözlemlerin kaynağını oluşturduğu; dini
bilgiye dolaysız biçimde sadece akıl yoluyla ulaşılabileceği ilkesini esas alan, bu sebeple vahiy ve esine dayalı tüm
dinleri reddeden tek Tanrı inancıdır.
Bu inancı benimseyen kişiye Deist denir.
Deizm kavramı ilk olarak 17. yüzyılda özellikle İngiltere’de kullanılmaya başlanmıştır.
Terim Lâtince Tanrı anlamındaki Deus sözcüğünden türetilmiş ve özgür düşüncelilerin Tanrı inancını belirtmede kullanılmıştır.
Genel Bakış
Kehanetlerin, mucizelerin, dini dogmaların, demagojilerin ve kaynağı ilahi ilan edilen dinlerin reddinden dolayı peygamberler, kutsal kitaplar, sevap, günâh, ibâdet, dua, vahiy, melek, cin, şeytan, cennet, cehennem, ahiret ve kader gibi kavramların bu inanışta yeri yoktur.Belirli bir öncüsü, merkezi bulunmaması sebebiyle deizmde ihtiyaç duyulan tek şey sağduyulu olmak ve her şeyi akıl süzgecinden geçirmektir.
Deizmin temel inançları dışında bazı deistler ölümden sonra yaşama veya reenkarnasyona inanabilir.Bununla birlikte deistlerin ruhun ölümsüzlüğüne dair inançları hayli çeşitlidir. Ruhların Tanrı tarafından ölümden önceki hayatlarındaki davranışlarına göre ödüllendirileceğine ya da cezalandırılacağına veya sadece ruhun ölümsüzlüğüne inanan, ruhun ölümsüzlüğü konusunda agnostik yaklaşım sergileyen ve ruhun ölümsüz olmadığını düşünen deistler vardır.Deist yazarlar Yüce Varlık, İlahi Saatçi, Evrenin Büyük Mimarı ve Doğanın Tanrısı gibi ifadeler kullanarak çeşitli şekillerde Tanrıya atıfta bulunmuştur.
Deizm, evrim teorisine karşı değildir. Deizme göre insan, Tanrının oluşturduğu kurallar çerçevesinde, daha ilkel canlıların evrimleşmesi sonucu oluşmuş olabilir. Bir Yaratıcıya inanmak, o Yaratıcının, insanı aşama geçirmeksizin bir anda yarattığı fikrine inanmayı gerektirmez. Evrim teorisine karşı ortaya atılan akıllı tasarım görüşü Deizmde bulunmak zorunda değildir.
Tarihçe
Deist düşüncenin eski zamanlardan beri var olduğu düşünülmektedir. Deizm
kelimesi ise; 17. yüzyılda özellikle İngiltere'de
kullanılmaya başlanmıştır. Doğal dine inanış 17. yüzyılda Avrupa'da bir
devrim olmuş; birçok kültür bu akıma destek vermiştir. Rönesans
dönemindeki hümanist yaklaşım; Avrupa'nın Klasik Roma ve Antik Yunan
dönemindeki düşünceleri çalışmaya itmiştir. Mitoloji üzerine yapılan
araştırmalarda da; birçok dinin kendinden önceki dinlerden örnekler alarak
hikayelerde karakterlerin isimlerini değiştirerek kullandığını ortaya
çıkarmıştır. Bunun yanı sıra; eski dokümanların analiz edilmesi doğrultusunda
ve bilimin de sunduğu olgularla tarihte ilk defa Hristiyan toplumlar tarafından
İncil eleştirilmiştir. Yapılan araştırmalar doğrultusunda; Dünya
Tarihi'nin İncil'de
anlatıldığından çok daha farklı olduğu ortaya çıkmıştır. 16. ve 17. yüzyılda Avrupalıların Amerika, Asya ve Pasifik'i de
keşfetmesinden sonra; aradaki farklılıklardan, dini Nuh'tan geliş teorisinin
bozduğuna inanılmıştır. Bu konuda Herbert; De Religione Laici (1645) de şu
sözleri yazmıştır: Birçok inanış ya da din, açıkca, birçok ülkede uzun süredir vardı ve kesinlikle kanun koyucuların bahsetmediği bir tane bile yoktu, Wayfarer'ın Avrupa'da bir tane bulması gibi, başka biri Afrika'da, Asya'da ve bambaşka bir tanesi de Hindistan'da... Bu doğrultuda; Hristiyanlığın birçok din arasındaki dinlerden biri olduğunun farkına varılmış; ve hiçbir şeyin bir dinin diğerinden daha iyi ya da daha doğru olduğunu ispatlamayacağına inanılmıştır.
Avrupalı Deistler
Bu akım, 17. yüzyılın ilk yarısında İngiliz düşünür
Edward Herbert ile başladı ve en yaygın olduğu ülke İngiltereydi. Cherbury’li
Lord Herbert İngiliz deizminin babası olarak kabul edilmekteydi. Onun takipçisi
Charles Blount , bir deist olduğunu açıkça beyan eden ilk düşünürdür ve
ölümünden sonra yayınlanan Summary Account of Deist’s Religion adlı
eseri deist fikirlerin yayılmasında hayli etkili olmuştur. Daha sonra John
Toland, Christianity Not Mysterious ve Matthew Tindal Christianity as
Old as the Creation adlı eserinde deist fikirleri açıklamış ve
yaygınlaştırmıştır. O, bu eserinde doğal dinin Hıristiyanlıkla veya daha geniş
bir ifade ile vahyedilmis dinle aynı doğruluk ve mükemmelliğe sahip olduğunu ve
yine hem doğal din hem de vahyedilmiş dinin aynı amaca sahip olduğu ve dolayısıyla
onların ahlâki kurallarının da aynı olması gerektiğini ifade eder.
Deizmin en
ünlü temsilcilerinden olan John Toland, bir doğal din kültürünün taslağını
çizerek Pentheistikan adlı eserinde bunu izah etmiştir. Ona göre, böyle
bir kültürün rahibi bilim, kahramanları ise insanlık kültürünün tarihindeki
büyük yetiştiriciler olacaktı. Shaftesbury, deizm anlayışı içerisinde yer alan
bir düşünürdür. Ona göre din, insanın hayatının yücelmesidir. Tanrıyı biz evren
gibi kendi mükemmel eseri içerisinde bulabiliriz; çünkü tabiat her yanı ile
kendisine şekil vermiş olan büyük sanatçının izlerini taşır, Onun bu engin
dünya görüşünün temeli “güzellik” idesine dayanır.
Fransız
deistleri içindeki en önemli ve tanınmış sima olan Voltaire, Newton fiziği ve tabiat kanunu fikrini esas alan bir doğal
din anlayışını savunmuştur. Evrensel çekim kanunundan hareketle Newton fiziğini
yorumlayan Voltaire, Tanrı’nın sürekli yaratıcılığı inancı ile evrendeki tabiî
süreklilik fikri çeliştiği için deizme ulaşmıştır.
Rousseau ise
Voltaire’in akılcı ve katı deizmini romantik ve esnek bir anlayışla
sürdürmüştür. Filozofa göre, insanda doğuştan mevcut olan iyilik ve adalet
duygusu sonradan kötülüğe ve eşitsizliğe dönüşebilmekte, ancak insanın
tabiatında var olan ışık ona yeniden yol gösterebilmektedir. Bu görüşler
Hıristiyanlığın doğuştan günahkar insan anlayışına ve dolayısıyla İsa’nın
kurtarıcılığı inancına aykırıdır; ayrıca kilisenin yol gösterici rolünün ve
ruhani otoritesinin yerine akli aydınlanmayı koymaktadır.
Thomas Paine, 1784 yılında yayımladığı, Akıl Çağı
adlı kitabında o meşhur sözünü söyler:"Dünya vatanım, tüm insanlar
kardeşim ve iyilik yapmak dinimdir."
Rousseau ve Voltaire, deizm anlayışı
içerisinde yer alan Fransız filozoflardır. Özellikle Voltaire, Tanrı
düşüncesinden başka her şey saçmadır, ” Tanrı olmasaydı biz O'nu icat
etmek zorunda kalacaktık, ama bütün tabiat O'nun varolduğunu bize
haykırmaktadır. ” demiştir. Rousseau’ya göre de din, yüksek bir varlığın
bizlere verdiği yüksek bir duygudan ibarettir.
Amerikan Deistler
Dünya Deistler Birliği (World Union of Deists)’nin web sitesinde bu birliğe üye olmak isteyenlerden önce Paine’ın bu eserindeki öğretileri kabul etmelerini şart koşmaktadırlar.
Tanrının Varlığına
Dair Argümanlar
Deist
yazarlara bakıldığında genellikle benzer sebeplerden dolayı yüce bir varlık
sonucuna ulaştıkları gözlenmektedir. Bunlar sırasıyla aşağıda belirtilmiştir.
Kozmolojik
Argüman: Bu argüman,
ilk neden ve nedensellik kanıtıdır. Hiçbir şey, nedensiz olarak meydana gelmez.
Her şeyin bir nedeni vardır; her bir neden, başka bir nedenin sonucudur. Yani
var olan her şeye, kendisinden önce gelen bir şey neden olmuştur. Bu nedenlere
bakarak, ilk nedene kadar ineriz ve nedeni bulunmayan Tanrıyı buluruz. Tanrı
var olma nedeni bulunmayan temel tek varlıktır. Uslamlamasıysa şöyledir;
- Var olmaya başlayan her şeyin
bir sebebi vardır,
- Evren var olmaya başlamıştır,
- Demek ki evrenin bir sebebi
vardır
Doğa Yasası
Argümanı: Bu argüman
teleolojik argümanın farklı bir biçimidir. Doğa yasası argümanına göre doğada
tutarlı ve tahmin edilebilir doğa yasaları olduğu için, bu yasaları yürürlüğe
koyan bir de yasa koyucu olması gerekir. Bu yasa koyucu da yüce bir varlıktır.
Uslamlamasıysa şöyledir;
- Doğayı yöneten doğa yasaları
vardır,
- Bütün yasaların bir de yasa
koyucusu vardır,
- Bu yasa koyucu yüce bir
varlıktır.
Teleolojik
Argüman: Ayrıca
dizayn ya da tasarım argümanı da denir. Bu argüman doğal dünyaya baktığımızda
her şeyin kendi işlevini yerine getirecek şekilde en ince ayrıntısına kadar
düzenlenmiş ve ayarlanmış olduğunu göreceğimizi belirtir. Bu da düzenleyen
üstün bir varlığın kanıtıdır.
Bilimsel Gelişmeler
20. yüzyılda kuantum kuramının gelişmesiyle beraber fizik
felsefesi belirleyici bir güncellik kazanmış, evrenin doğasının belirlenirci
mi yoksa belirlenemezci mi olduğu çokça tartışılmış ve kuantum mekaniğinin farklı yorumları ortaya
atılmıştır. Önbilimsel
nitelikte ortaya çıkan bu yorumlar daha sonra bilimsel
bilginin sentezlenmesine ve çeşitli teorilerin hem düşünce deneyleriyle hem
de yüksek enerjili parçacık hızlandırıcıların, dev teleskopların, dedektörlerin
ve uzay sondalarının kullanıldığı gözlem ve deneylerden
elde edilen sonuçlarla matematiksel formülasyonlara oturtarak ispatlamasına ön
ayak olmuştur.20. yüzyılda gelişen bilimsel keşifler (1915-genel görelilik kuramı, 1929-kırmızıya kayma, 1964-kozmik mikrodalga arkaplan ışıması) ışığında bildiğimiz evrenin Büyük Patlama ile bir başlangıcı olduğu kanıtlanmıştır. Kuantum mekaniğinin çoğul dünyalar yorumuna göre gerçekliğin kendisi olarak tüm kainat için tek ve evrensel bir dalga fonksiyonu mevcuttur. Bu evrensel dalga fonkisyonu her şeyin dalga fonkisyonu olarak, bildiğimiz dünyamızdaki bütün olasılıkları ve hatta bunun dışında evrilmesi olası bütün dünyaları kapsamaktadır.
Günümüz ve Tanrı
Anlayışı
Deizmin iki ana formu vardır: Eski deizm ve modern deizm. Modern deistler
eski deizm inanışını, modern felsefe ile birleştirerek günümüz bilimiyle
kullanmak istemişlerdir. Bu doğrultuda da birçok yeni inanışın çıkmasına
sebebiyet vermiştir. Eski deizm inanışında; Tanrı ile kişisel bir diyalog yahut
karşılaşma mümkün gösterilirken günümüzde Tanrı'nın insanüstü olduğu ve
Tanrı'yı anlamanın insan mantığı sınırları içinde olmadığına inanılmıştır.
Başka bir şekilde ifade edilirse bu anlayışa göre Tanrı, Mutlak’tır;
yaratılanlar ise görece ve görelidir. Dolayısıyla, görece ve göreli hiçbir
varlık Mutlak'la kıyaslanamaz, oranlanamaz. Dolayısıyla, Mutlak, hiçbir şeyle,
hiçbir tarzda, hiçbir yolda ilinti ve kıyas kabul etmez. O’na hiçbir değer
takdir edilemez. O Mutlak olduğundan, görece ve göreli olan varlıkların
sıfatlarıyla ifade edilemez. Dolayısıyla, kıyasa ve oranlamaya dayalı anlayış
ve kabullerine göre O'na yakıştırılacak bir sıfat ne kadar yüksek düzeyli kabul
edilirse edilsin ve ne kadar ideal olursa olsun, O'nu ifade edemez.Deizmde evreni bir ilk nedenin sonucu olarak evrensel kanunlar çerçevesinde yaratan Tanrının, sonrasında deterministik olarak gelişen olaylara müdahalede bulunmadığına inanılmaktadır.
Temel İnançlar ve
İlkeler
Deizm her ne
kadar çeşitlilik içeren, geniş bir inanç olsa da bazı değişmez temel inanç ve
ilkeleri vardır. Temel inançlar ve ilkeler şunlardır;
- Yaratıcı bir güç inancı,
- Mantığın bize doğruları
öğretebileceği inancı,
- Kehanetlerin, mucizelerin, dini
dogmaların, demagojilerin ve kaynağı ilahi ilan edilen dinlerin reddi.
Deistler genellikle Yaratıcı Gücü Tanrı
olarak ifade etmektedir.
Alt Kategoriler
Deizmde
evrene aşkın ve müdahale etmeyen Tek Tanrılı standart yalın deizm konsepti
hakimdir. Fakat her inanışta olduğu gibi deizmin de zamanla kendi içinde
farklılıklar oluşmuştur. Sonradan ortaya çıkan inançlar ya da akımlar anlam
karışıklığı oluşmaması amacıyla başlarına ek veya isim getirilerek ifade
edilir. Bunlar pandeizm, panendeizm, polideizm, Hristiyan deizmi, felsefi
deizm, bilimsel deizm, spritüel deizm, proses deizm, hümanist deizm, birleşik
deizm gibi deizmden türeyen ya da başka inançlarla birleştirilmiş alt dallardır.
Ayrıca amorian deizm, pagan deizmi gibi deizmin bazı küçük alt kategorileri de
mevcuttur.
Günümüzde standart deizm konsepti
dışında etkili alt dallar şunlardır;
Pandeizm
Pandeizm
evrenin bütününü Tanrı olarak kabul eder. Pandeizm'de, her şey Tanrının bir
parçası olarak kabul edilir, Tanrı her şeydir ve her şey Tanrıdır. Pandeizme
göre Tanrı'nın evrenden ayrı ve bağımsız bir varlığı yoktur. Tanrı doğada,
nesnelerde, insan dünyasında vardır. Her şey Tanrı'dır.
Panendeizm
Panendeizm,
pandeizmde olduğu gibi evrenin kendisinin Tanrı olduğunu, pandeizmden farklı
olarak ilk devindirici olan tanrının evren ve tüm varlıkları özünden yarattığı
ve evrene aşkın, evrenin bilincinde mutlak ve değişmez bir varlık olarak egemen
olduğu inancıdır. Panendeizm her şey Tanrı'dan sudur etmiştir. Ruhun tek amacı,
oluştuğu Tanrı'ya dönmektir. Bunun da yolu tek evrensel yasa olan evrimden
geçmektir. Somut anlamda tanrının bütünleştiği evrenin ve varlıkların, evrim
ile diyalektik olarak değiştiği ve geliştiği, gelişimini tamamladıktan sonra
dönüşün yine ezeli ve ebedi olan tanrıya olacağı bu geri dönüşte tekamülünü
tamamlayan ruhların da tanrıya kavuşacağına inanılır. Panendeizme göre tanrı,
hem değişmeyen (mutlak), hem de değişen (göreli) dir. Hem zamanın içinde, hem
dışında; hem sonlu, hem de sonsuzdur. Aynı zamanda hem tikel, hem tümel; hem
neden, hem sonuçtur.
Spritüel deizm
Spritüel
Deizm içinde meditasyon, tefekkür, doğa ile birleşme, sezgi gibi
durumları barındırır. Onlar da diğer deistler gibi Tanrının evrene müdahale
ettiği fikrini, dini dogmaları ve doğaüstü olayları reddetmektedir. Spritüel
deizm, genel ve manevi varlığı doğada hissedilebilir tarifsiz bir Tanrı inancı
içerir. Spritüel deistler sonsuz ödül, reenkarnasyon, karma vb. gibi inançlara sahip
olabilir.
Bu tür
deistler literatürde "spiritüal fakat dini değil" ya da "spritüel fakat dini yok"
ifadesiyle tanımlanır.
Deistlerin
tümü olmasa da bir kısmı Transandantalistler gibi aşkın ideal spiritüel
durumun; fiziksel ve empirik olduğu ve kurumlaşmış dinlerin doktrinleriyle
değil yalnızca bireyin bağımsızca kendi içine dönmesi yoluyla idrak
edilebileceği, varolan toplumsal kurumların bireyin kendi içindeki iyiliği fark
etmesi ve ona dönmesine engel olduğuna inanmakta, bu yüzden bireyin kendini
keşfine önem vermektedir.
Deizm ve Teizm
Teizm, her şeyden önce bir tanrı veya
tanrıların var olduğu kabulünün üzerine kurulmuş bir düşünce yapısıdır. Teist
görüşte, tanrı veya tanrılar yaratılmamışlardır, olmuş ve olacak her şeyi
bilirler, sonsuz kudrete sahiptirler, zaman ve mekandan bağımsızdırlar, bilinen
şeyler ile benzerlikleri yoktur. Teizmde çoğunlukla tanrı veya tanrıların
evrenin işleyişine müdahale ettikleri inancı hakimdir.
Klasik
teizm, anılan özelliklere sahip tanrı veya tanrıları kabul ederek her şeyi bu
referans noktasından hareket ile açıklamaya çalışır.
Deist
düşünceye göre de evren üstün, yüce bir varlık tarafından yaratılmıştır.
Deizm'de, teizmin aksine, tanrının evrenin işleyişine müdahale etmediği fikri
hâkimdir.
Başka bir
anlatımla Deizm, Teizm ile bir yaratıcı gücün varlığını doğrulaması yönüyle
uyuşur fakat deizm, teizmin Tanrının insanlara peygamber ve dinler gönderdiği
iddiasını kabul etmemesiyle ondan ayrılır. Teistlerin ilahilik iddiasına karşın
deistler dinlerin insan tecrübesinin ve bilgi birikiminin birer ürünü olarak
görmekte ve bu sebepten ötürü ilahiliklerini reddetmektedir. Ayrıca teistler
deistlerden farklı olarak herhangi bir dine bağlı kimselerdir.
Türkiye ve Nüfus
Deistler
araştırmalarda herhangi bir dine bağlı olmayanlar kategorisi altında
değerlendirilir. Dentsu'nun 2006 yılına ait verilerine göre nüfusun %3'ü
herhangi bir dine bağlı değildir. Bu kısım Ateistler, Deistler, Agnostikler ve Hümanistlerden oluşmaktadır.
Bu araştırma
sonucu Deist nüfus hakkında kesin bilgi vermemektedir. 2005 yılı Eurobarometer
anketine ait veriler ise Deist nüfus hakkında tahmin yapılmasına imkan
tanımaktadır. Ankete göre Türkiye nüfusunun %2'si herhangi bir dine mensup olmayıp
Yaratıcı bir güce inanmaktadır.
Deistik Kavramlar
Dünya
Deistler Birliği tarafından tespit edilmiş bazı deistik kavramlara aşağıda yer
verilmiştir.
|
|
|
Yorumlar
Yorum Gönder